“Türkiye Cumhuriyeti denince akla ne gelir?”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında KİM DİNE TAVİZ VERDİ? başlıklı yazısının (http: //www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=2208/Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının başlarından bir soru cümlesi alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil etmekte) oluşturacak bu yazıyı.

“Türkiye Cumhuriyeti’nde dine taviz verildiğine dair bir tevatür dolaşır. Bu tevatür 27 Mayıs 1960 askeri hareketinin can bulmasına sebep olmuştur. (…) Anlatılanlara inanırsak taviz verme suçunu 14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde hükümet kuracak milletvekili sayısına ulaşan Demokrat Parti işlemiştir. (…) 27 Mayıs sonrasında geçim sıkıntısı çekenlere “Demokrat Parti’den ne fayda gördünüz?” sualini tevcih ettiğinizde aldığınız cevap hep aynıydı: “Milletin cebi para gördü, para!” (…) ” Türkiye Cumhuriyeti denince akla ne gelir? Herkesin meşguliyetine göre farklı cevabı olabilir. Hâlbuki herkesin tek bir cevapta birleşme zarureti vardır: İnkılaplar. Hıristiyan takvimine göre 1923’te başlayıp 1934’te soyadı kanununun çıkmasıyla biten inkılaplar. (…) Avrupalılar gibi giyinmek zorundaydık. Köylüler kasket giyerek işin içinden sıyrılmağa çalıştı. (…) Böylece köylüler kendilerini yüzyıllar boyunca “başlarına siyah şapka giyerler” diyerek alaya aldıkları Frenklerin seviyesine düşmekten alıkoymuş oluyorlardı. Mecelle’yi süratle yürürlükten kaldırdık. Çünkü Mecelle gayri-Müslimlerin mülklerinin ellerinden alınmasına aşılması güç engeller koymuştu. Medeni kanun ise arazilerin gayri-Müslimlerin elinden alınmasına ve yabancı misyonlara Ulus ile Çankaya arasında yani Meclis ile Cumhurbaşkanı Köşkü arasındaki bölgede yüksek fiyatlarda satılmasına fırsat tanıyordu.

Dinine sadık kalan her Müslüman çok acı çekti. Bunun üstüne bir de Alman Harbi’nin ortaya çıkardığı zorluklar eklendi. (…) Buna mukabil 27 yıl devam eden tek parti iktidarı bugün de izlerini gördüğümüz anlaşılması akla zarar bir insan tipi üretmişti. Bunlar hemen hemen tamamı devlet memuru olan resmiyet kesimiydi. Yani “başıbozuklar” Demokrat Partiliydi. (…) Parti tutmada nelerin rol oynadığına akıl erdirmeğe zahmet eden yoktu. (…) Siyaset Türkiye’de körebe oyunu gibiydi, yani tuttuğumuz ebe oluyordu ama biz kimi tuttuğumuzu bilmiyorduk. (…) Parmak ayı gösterdiği zaman parmağa değil, aya bakmak lâzım denir. İnkılaplar dünyada eşi benzeri olmayan bir insan zümresi doğurdu. Bunlar parmak ayı gösterdiğinde parmağa bakmakta ısrarlıdırlar. Böylece Dünya Sistemi Türklere biçim vermede başarılı olmasa bile yaptıkları boşa çıkmış olmuyor. (…) Bu ülkede Batı ile İslâm düşmanlığından başka hiçbir ortak paydası olmayan kimseler ilerlemiş sayıldı. (…) Dine düşmanlık bakımından Sovyetlerden daha ilerdeydik. (…) Türkiye dine karşı Rusya ile karşılaştırılamayacak sertlikler gösterdi. Türk Milleti İstiklâl Harbi’ni başlatmış orduya cephe almadı. Cumhuriyet idaresinin asayiş’i temin hususundaki gayretlerini destekledi. Buna rağmen bırakın dine dair müspet yayınlar yapmağı, Kur’an elifbası basmak bile büyük hadiseydi. Namaz kıldığı ve Kur’an okuduğu için karakolda falakaya çekilen sakallı hocaları hiç anmayalım. Dine taviz verildiği söylentisi temelsizdir. Tek Parti döneminde sadece İslâm’a değil, her türlü metafizik düşünceye öylesine husûmet gösterildi ki, bazı yasakların sona ermesi dine taviz gibi göründü.”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked