Yaman Arıkan’ın “Abdulkadir Geylânî’nin Sohbetleri(El-Fethurrabbânî’nin(h.545-546/ m.1150-1152) tercümesi ” kitabının(Uyanış Yayınevi, 1985) başlarından alıntılar

 

“Mukadderâtta olan şeyler başa gelmeğe başladığında, azîz ve celîl olan Allah’a itirazlarda bulunmak; dînin, tevhîdin, tevekkül ve ihlâsın ölmesi demektir. İnanan bir kalb kader karşısında ‘Niçin, Nasıl, Neden’ gibi kelimelerle başlayan soruları aslâ sormaz. Mukadderâtta olan şeyler vuku buldukça, söylediği sadece şu olur: Evet. Allah’ın takdiri vuku bulmuştur.

Nefs, bütün varlığı ile kadere karşıdır; Allah’ın takdiri ile çekişme halindedir, hep kadere karşı çıkar, itirazlarda bulunur. Nefsini ıslah etmek isteyen onunla savaşır, taa onun şerrinden emin oluncaya kadar. Eğer ıslah yolunda kendisiyle savaşılır, ve mutmain hale getirilirse, yani menfî eğilim ve ihtiraslarından arındırılırsa, bu takdirde o hayır içinde hayır olur. İşte bu hâle geldiğinde ona dönük ilâhî hitap (meâlen) şu olur: ‘Ey hakikate ermiş nefs (rûh)! Dön Rabbine, sen O’ndan râzı, o da senden râzı olarak.’ (Fecr, 89/27-28)

Artık böyle bir nefsin Allah yolunda bulunmağa iştiyak duyması sahîhdir. Bizzât kendi şerri kendisinden zâil olmuştur. Nesebinin, ceddi İbrâhim a.s.’a bağlanmasına hak kazanmıştır. (…)

İşte onun Allah’a teslimiyet ve tevekkülü böylece tamamlanınca ateşe şöyle hitâp edildi: ‘Ey ateş, İbrahime karşı serin ve selâmet ol!'(Enbiya, 21/69)

Sabırlılara azîz ve celîl olan Allah’ın dünyada sayısız yardımları, âhirette de yine sayısız nimetleri vardır. Nitekim bu hususu ifade eden bir âyetinde şânı yüce olan Allah şöyle buyurur: ‘(…) Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir.’ (Zümer, 39/10) Yine bir âyetinde ‘(…)Hiç şüphe yok ki, Allah sabredenlerle berâberdir.’ (Bakara, 2/153)

Siz de Allah için sabrediniz, tahammül gösteriniz. Allah için uyanınız! Uyanmayı ölüm sonrasına bırakmayınız.

Resulullah s.a.v. şöyle buyurmuşlardır (mana olarak): ‘Şu insanoğlunda bir et parçası vardır ki, o doğru olduğunda, onun diğer tüm uzuvları doğru olur. O bozuk olduğunda ise onun bütün diğer uzuvları bozuk olur. Haberiniz olsun ki, bu et parçası kalbdir.’ ” (s.18-22)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked