Yine Darbe mahsulü bir metnin “şerhli” hikâyesi
Prof. Dr. İsmail Kara’nın Darbe mahsulü bir metnin “şerhli” hikâyesi başlıklı yazısından alıntılar :
“Ele alacağımız kitapçığın adı Tuhfetü’r-Reddiye alâ Mezhebi Saiydi’l-Kürdiyye. Yazarı kapaktaki yazılış şekliyle “Osmanlı İmparatorluğu sabık şeyhülislâmı Mustafa Sabri”. Ankara’da, Biricik Matbaası’nda, 1964 yılında basılmış; kendinden kapaklı 16 sayfa, cep boyu. Kapağın üst kısmında, -inandırıcılığı artırmak için olmalı- büyükçe bir Karahisarî Besmelesi yer alıyor.
Ankara bir darbe sonrasında, bir tarafıyla baskılanarak tasfiye edilmek istenen, belki aynı zamanda mağdur edilmek üzerinden biçimsizleştirilerek yahut kemikleri zayıflatılarak tersten “büyütülen” (“şişirilen” demek muhtemelen daha doğru) dinî bir figüre, büyüme istidadı gösteren bir gruba, Bediuzzaman Said Nursi ve Risâle-i Nur Cemaati’ne karşı bir hareket yürütüyordu. Bu broşür-kitap onun sadece bir parçası… Çünkü 27 Mayıs ihtilâli’nin içerden ve dışardan destek gören siyasi ve iktisadi planları kadar, geniş manasıyla dinle ilgili saha için de düşünceleri, program ve projeleri vardı. Bu hazırlıkların içinde, devletin “din” işleriyle ilgili kurumlarına yeni bir çekidüzen vermek, yeni çerçeveler çizmek dahil olmak üzere tarikat ve cemaat yapıları, dinî gruplar, muhafazakâr mütedeyyin basın, dinî düşüncenin ve dinî neşriyatın istikâmetleriyle birlikte Nurculuk da çift taraflı olarak mühim bir yer tutuyordu.
Nurculukla ilgili müdahaleleri kolaylaştıran ve öne çıkaran özel durumlar da vardı. Bediuzzaman 1950 seçimleriyle birlikte tek partili yıllarda sürdürdüğü ve siyasete mesafeli olan perhizkar duruşunu terketmiş, şimdi darbe ile iktidardan uzaklaştırılan ve mahkûm edilen Demokrat Parti’ye, Menderes’e açıkça ve hevesle destek vermişti.
Nurettin Topçu’nun bir yazısından alıntılar: İslâm dini, insanın ahlâk yapısını bütünlemek için gönderilmişti.
İsmet Özel’in “Bir Söylem İnşa Etmek” buşlıklı yazısından:
“Kapitalizm bünyesinden çıkardığı muarızlarını birer birer temizledikten sonra sadece İslâm başat kültürle uzlaşmazlığı bulunan bir güç olarak göze çarptı.”
No Comments