“15 Temmuz”la ilgili olarak basınımızda çıkan yazılardan nitelik yönünden istisnâî kabul ettiğim bir yazıdan birkaç alıntı
M. Şükrü Hanioğlu‘nun tam da 15 Temmuz 2018 günü Sabah‘ta çıkan “15 Temmuz”u farklı kılan nedir? başlıklı yazısının birkaç yerinden alıntılar sunarsam, bu, sanırım bu değerli yazının okunması için mütevazı bir teşvik olur.
“15 Temmuz kalkışması, derinlikli ideolojik mesaj ve gelecek tasavvuru sunmayan, toplumsal tabandan yoksun ve ordu cuntası sınıflamasına da sokulamayacak bir darbe girişimidir. Bu nedenle de Kuleli Vak’ası’ndan (1859) 28 Şubat postmodern darbesine (1997) uzanan süreçteki örneklerden farklılaşır.
(…) Yeniçerilerin ortadan kaldırılması ve ulemânın hızlı statü kaybı sadece aktörlerin değişimine yol açmıştır. Modernleşen asker-sivil bürokrasinin siyasete ağırlığını koyduğu yeni düzende de “darbe” temel “iktidar değiştirme aracı” olmuştur.
(…) Küçümsediğimiz Afrika ve Latin Amerika ülkelerininkinden bile zengin “darbeler tarihimiz”in çeşitliliği “özgün” bir “örnek” ile karşılaşılmasını güçleştirmektedir.
Buna karşılık 15 Temmuz kalkışması bir ideolojik mesaj ve toplumsal tabana sahip olmama çerçevesinde diğerlerinden farklılaşmaktadır.
(…) 15 Temmuz “yurtta sulh cihanda sulh,” “dinler arası diyalog” benzeri basmakalıp ve kitlede karşılık bulmayan klişeler dışında ideolojik mesaja sahip değildi.
(…) Ancak 15 Temmuz günü bir kapalı cemaatin liderler kadrosu dışında darbenin “meşruiyet”ine inanan bulunmuyordu. (…) İttihad ve Terakki ya da Millî Birlik Komitesi adı altında iktidara el koyan cunta, toplumsal çoğunluğa sahip değildi. Ancak bu örgütlenmelerin mesajları ile eylemlerini onaylayan toplumsal tabanlar mevcuttu.
15 Temmuz ise topluma bir mesaj iletmeyen ve tabandan yoksun bir örgütlenmenin girişimi idi. (…) Zikredilen örgütler bir ideoloji ve gelecek tasavvuru etrafında birleşenlerin oluşturduğu yapılardır. Buna karşılık, 15 Temmuz’u sahneleyen, sivil toplum örgütü maskesi takarak teşkilâtlandırılmış, kapalı bir “yapı”dır. (…) Örneğin, rejim değişikliği arzulayan zabit ve bürokratlar 1908 öncesinde Terakki ve İttihad Cemiyeti çatısı altında, “1960 Devrimi”nin “yoldan çıktığı”nı düşünen ve kendilerini “Gerçek Kemalistler” olarak gören subaylar ise Talât Aydemir cuntası içinde “örgütlenmiş,” buna karşılık söz konusu kapalı yapının mensupları sınav sorusu çalma, sıkı denetimle robotlaştırma benzeri araç ve yöntemlerle “örgütlendirilmişler”dir. Bu güdümlü örgütlendirilmenin de “kişi kültü tapınması” dışında ideolojik temel ve toplumsal mesajı olmamıştır. (…)
Düğmeye basarak “ihtilâl” başlattığını düşünen bu yapı gerçekte “kendisinin bir düğmeye dönüştüğünü” algılayamamıştır. (…)”
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2018/07/15/15-temmuzu-farkli-kilan-nedir
No Comments