Bir dua
Ya Rabbi, müminler olarak dünyevî kaygılarımız yaşamımızda baskın olmasın. Sana kulluk etmekle, senin rızanı kazanmakla ilgili kaygımız baskın olsun. Bunun zor olduğunu biliyoruz ama Sen yardım edersen, merhamet edersen, irade buyurursan bu durum gerçekleşir. Sen istedikten sonra olmayacak var mıdır? Ne mümkün!
Ya Rabbi; Sana, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere -hayır ve şerrin Senden geldiğine (Sen takdir etmedikçe kimsenin, hiçbir şeyin, hiçbir sebebin kaderi belirleyici olamayacağına)-, öldükten sonra dirilmeye inanıyoruz. Senden başka ilah (tanrı) olmadığına, sadece Senin (Allah’ın) var olduğuna şahitlik ediyoruz. Ya Rabbi bu durumumuz gerçek olsun, görünür olmaktan çıksın. Bizleri gerçekten mümin eyle ya Rabbi.Sana kul, habibine ümmet eyle. Bizlere inâyet eyle, hidâyet eyle. Bizleri yalnız ve yardımsız bırakma. Bizlerden razı ol.
Kimileri açıktan Seni ve yukarıda saydıklarımı inkâr ediyorlar. Haram-helâl, günah tanımıyorlar. Yaşamı bu dünyadakinden ibaret sanıyorlar. Onlardan bir kısmı diğer kısmına göre bize daha kötü gibi gelen işler yapıyorlar(insan öldürmek, insanlara eziyet ve işkence etmek; onları kandırmak, dolandırmak, paralarını, mallarını almak; karışıklık, bozgunculuk, fitne-fesat çıkarmak, insanları birbirine düşürmek gibi). Bunları yapmayan ama inancı olmayan insanları belki daha iyi görebiliriz, düşünebiliriz ama neticede onlar da Seni ve o saydıklarımı tanımıyorlar, kendilerini önemsemiş oluyorlar, yaşam tarzını kendileri belirliyorlar veya birilerinin yaşam tarzına uyuyorlar. Dolayısıyla inkâr edenlerin hepsinin durumu kötü. Ama bizler, inandığımızı ifade edenler de iyi durumda değiliz. Dünyevî kaygılarımız ağır basıyor belirgin biçimde. İnanmak (îman, aşk) kolay değil, bunun farkındayız. Namazlarımızı dosdoğru kılıyor muyuz? Hayır. Öyle kılanlarımız varsa çok az olsa gerek. Yoksulları, kimsesizleri, son derecede ihtiyacı olanları gözetiyor muyuz? Yine istisnai olanlar dışında bu konuda hassas olanlarımızın az olduğu meydanda gibi. Namaz kılarken, dua ederken olsun kendimizden geçebiliyor muyuz, yoğunlaşabiliyor muyuz; eksikliğimizi, duyarsızlığımızı hissedebiliyor muyuz; kul olduğumuzu, kulluk edebildiğimizi düşünebiliyor muyuz? Hayır Rabbim, çoğumuz böyle değiliz. Dünya insanlarıyız, görünürde de inanmayanlara benzer yanlarımız çok. Konuşmaya, yazmaya, tartışmaya gelince farklı gibi oluyoruz ama yaşarken çok benzer biçimde yaşıyoruz. Ya Rabbi, bizlere merhamet et, bizleri kendimize bırakma, bizleri ıslah eyle; inâyet eyle, hidayet eyle. Ölüm gelip çatmadan önce, Azrail Aleyhisselâm teşrif etmeden önce, sınav bitmeden önce uyandır (agâh eyle) bizleri. Rızanı kazanmadan gidersek vay halimize! Ya Rabbi hedefimiz (maksudumuz) Sensin, talep ettiğimiz (matlubumuz) Senin rızandır. Bunu can u gönülden söylet bize. Yaşayalım ve söyleyelim. Ya Rabbi “ölüm” ile “kesin bilgi” demek olan “yakîn”, Yüce Kitabında aynı anlamda geçiyor. Bir de Peygamberimize atfen “Ölmeden önce ölün” sözünü biliyoruz. Ölmeden önce “kesin bilgi”ye erdir bizi ya Rab. Öldükten sonra erersek o bilgiye bir faydasını görmeyeceğiz çünkü. Nasıl yaşamışsak onun karşılığını göreceğiz. Nasıl yaşadığımız da ortada. Yardım eyle ya Rab. Huzuruna ne yüzle çıkacağız? Bizleri Sana kul eyle, Habibine ümmet eyle. Bizleri söz Müslümanı olmaktan gerçek Müslüman olmaya, İslâmı yaşamaya yönelt ya rab. Namazımızda aklımızdan geçenler dünyevî meşgaleler, meseleler olmasın; gerçekten namaz kılalım. Dua ederken Seninle konuşalım, Sana yalvaralım, yakaralım; dünya işlerimiz, kaygılarımız zihnimizden, gönlümüzden çıksın. Ya Rab bizleri Sana yaklaştır, yakınlaştır; günahlarımızı affeyle, kusurlarımızı bağışla, ayıplarımızı ört; âhir ve âkıbetlerimizi hayr eyle. Ölümü ve ölüm sonrasını gerçekten düşünerek yaşamamızı nasip eyle. Âmin.
No Comments