“Batı-Batıcılık” ve “Türkiye” üzerine iki gazete yazısından üçer cümle
Süleyman Seyfi Öğün’ün yazısından (Yeni Şafak, 01.12.2016, “Batıcılar…” başlıklı yazı) :
“(…) Batıcılık gerek bir doktrin; gerek ondan daha mühimi; bir sendrom olarak zâten târihsel kopuşu öngördüğü için kendisi kendisini şişirmekteydi. (…)
(…) Burada tuhaf olan bir sürekliliğin varlığıdır. Bu süreklilik onca anti-emperyalist söyleme rağmen derinden derine işleyen bir Batılılaşma imânına işâret ediyor. (…)”
Rasim Özdenören’in yazısından (Yeni Şafak, 01.12.2016, “Büyük Engizisyoncu kafası” başlıklı yazı) :
“(…) Batının sınıflı, ayrılıkçı ve ayrımcı telakki tarzının ve son tahlilde ulusalcı tutumunun ürünü olan demokrasisinin ırkçı karakteri her fırsatta nüksetmekten geri durmuyor. (…)
(…) Onun sevgi söylemi bu dünyada ciddi bir karşılık bulmamıştır. (…)
(…) Ne ki, balık baştan kokuyor. Biz Müslümanlar İslam’ı anlamaktan uzak düştüğümüzü fark etmeden başkasının ona sahip çıkmasını nasıl bekleyebiliriz?”
No Comments