Okuduğum ve dikkatimi çeken iki gazete yazısından kısa birer bölüm…
“(…)Modern iddia, adâletin eşitlik üzerinden inşa edilme iddiasıdır. Yâni, “eşitlik” hissi doğurmayan hiçbir siyâsal pratik âdil sayılmayacaktır.
Bu bakış o kadar derinleşmiştir ki, biz modernlerin ilk çırpıdaki adâlet algısı doğrudan eşitliği çağırır.
Modern siyâsal inandırıcılık paradokslarını devâm ettirmiş, “eşitlik” ilkesini “özgürlük “ ile koşullamıştır. Bu da hayli çetrefil bir durumdur. Çünkü “eşitlik” yatay eksende birleştirici iken “özgürlük” o derecede ayrıştırıcıdır.
Hâsılı, modern siyâsal paradoks, eş anlı olarak adâlet, eşitlik ve özgürlük değerlerini seferber etmeyi emreden bir paradokstur. Elbette denenmeye değerdir. Ama her yerde geçer akçe harika bir formülü olmadığını vurgulamalıyız.(…)” (Süleyman Seyfi Öğün)
(Alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)
“(…) Adına başka başka şeyler desek de, aslında hepimiz aynı değirmenin çarklarında dönüyoruz. İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar önemsiz şeyleri abartıyoruz konuşarak… Üstelik bütün bu konuştuklarımız, yani bütün bu yavan sözler, bu gittikçe anlamsızlaşan karşıtlıklar, bu aslı olmayan itiş kakış, büyüsün büyüsün ve doldursun istiyoruz günlerimizin bütün kovuklarını. Ve bize kendimizi iyi hissettiren bu sözel oyuncaklar, bu yalandan fırtınalar, bu akıldışı iddialar hayatın bütün boş bulduğu yerlerine otursun ve hiç sorgusu suali yapılamayacak kadar benzesin istiyoruz gerçeğe. (…)” (Gökhan Özcan)
(Alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)
No Comments