Hâlimiz
“(…) Peşine takıldığımız her şey bizi peşi sıra sürükleyip götürüyor. Biz mi meselelere takılıyoruz, o gelip geçici meseleler mi atıyor bize kancalarını, belli değil!
Olan şu ki, ne vakit baksak avuçlarımıza, ne vakit yoklasak ceplerimizi, şaşırıyoruz. Baktığımız yerde, bir hayal kırıklığından başka bir şey beklemiyor bizi. Çünkü bir şey birikmiyor bunca meşgaleden, meraklar peşinde geçen bunca hummalı mesaiden. Sanki her gün bir trene biniyoruz, bir vapura, bir otobüse… Sonra iniyoruz, hep aynı yere… Bir yere gidemiyoruz. Bunca canhıraş koşuşturma, bunca telaşlı adım, hiçbir yerden hiçbir yere götürmüyor bizi. Belki daha doğru bir deyişle, sadece hiçbir yerden hiçbir yere götürüyor bizi. Bunun yerine, otursaydık mesela bir hayatın herhangi bir köşesine, seyretseydik sadece gelen geçeni… Pencerelerde oturup hayata bakan komşu haminneler gibi… Kim bilir ne çok şey birikirdi heybemizde, insanlar, hayat ve ikisi arasında geçen akla sığmaz hikayelerden… (…)” (Gökhan Özcan, Yeni Şafak, 22 Ocak 2018, “Özü kapalı” başlıklı yazısından.)
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/ozu-kapali-2043085
No Comments