“Babamın hatıralarını, -sadece babamın değil, bütün hocaların, hatta her meslek ve meşrepten bütün insanlarımızın hatıralarını- bunun için önemseyip yıllar içinde derledim.”
Prof. Dr. İsmail Kara ile Karabatak dergisi için yapılmış bir röportajdan (Röportaj: Rahşan Tekşen, fotoğraflar: İsmail Kara Arşivi) bazı alıntılar bu yazıyı oluşturacak. Yaptığım ilk alıntılama da başlığı teşkil ediyor.
“Merhum Kutuz Hoca hem babanız hem de hocanız. Henüz 10-12 yaşlarınızda iken hafızlığınızı onun rahle-i tedrisinde tamamladınız. Babanızla çalışma disiplininiz nasıldı? Onun hoca-baba rollerinden, kişiliğinden, ahlâkından neler devşirdiniz? ” sorusuna İsmail Kara’nın verdiği cevaptan birkaç cümle:
“İnsan o yaşlarda şuurlu bir etkilenme yaşamaz, daha doğrusu etkilenmenin farkında olmaz muhtemelen ama olan da o yaşlarda oluyor. Onun için babamın hayatımda -daha sonra derinliğine fark edeceğim- ciddî etkileri var. Bu yaşa geldim, hâlâ bana hocalık ve yoldaşlık yapıyor desem mübalağa olmaz. (…)
Babam sıhhati çok müsait olmamasına rağmen kendisini mesleğine, okumaya, okutmaya, insanlara yardımcı olmaya adamış biriydi. Köyün büyük camisinin imamı olarak aynı zamanda sözü dinlenir, itibarlı, güvenilir bir insandı. (…) Dindarlığı mahviyetkârdı: sessiz, içten ve derin… (…) makam ve para heveslerinden, öne geçme ve görünme arzularından uzak durdu. (…) Sonra her şeyi konuşup müzakere eden meslekdaşlar olduk.
(…) Sorumlu başkası değil kendisiydi. (…) yine çocuk yaşta Nurettin Topçu hocayı tanıyınca ve giderek eserlerini anlamaya başlayınca ahlâk ve mesuliyet konusunda iç-dış meselesini sanki biraz daha farkettim diyeceğim. (…) Yanımdaki yakınımdaki insanların, hocalarımın, arkadaşlarımın dudak bükerek geçtiği, bilmeden atladığı şeylere yahut eski tabirle kaziye-i muhkeme gibi tekrarladıkları hükümlere, Türkiye ve İslâm dünyası değerlendirmelerine tekrar bakmayı denedim.
(…) En yakın arkadaşlarımdan bile niçin sürüye, aktüel gidişe katılmadığım istkametinde tenkitler aldığım oldu; mesafeler, uzaklaşmalar gördüm. Bunlardan çok etkilenmedim diyeceğim. (…)”
No Comments