Akif Emre’nin ardından yazılanlar devam ediyor…
Merhum Akif Emre hakkında yazılar devam ediyor. Benim en önemli yazıları okuduğumu düşündüğüm Yeni Şafak’ta, bu ölümün üzerinden şu kadar gün geçmesine rağmen hâlâ bu konuda yazıların çıkması anlamlı ve iyiye işaret. Bugün okuduğum merhum Akif Emre ile ilgili yazılardan yaptığım alıntılamaları sunuyorum.
Salih Tuna‘nın bugün Yeni Şafak’ta çıkan “Veda yazısı: Hadi bana eyvallah” başlıklı yazısının birkaç yerinden birkaç cümle:
“(…) Sonra çoğaldık… Çoğaldıkça yalnızlığımız arttı.
(…) Halbuki… “Derin ve gerçek Müslüman” manasında en hakiki, en sahici “İslamcılardandı.”
(…) Ve, Akif abi de gitti. Yapayalnız kaldım! Öyle hissettim, öyle hissediyorum…
(…) “Biz varız abi…” dedim son nefesimi verircesine…
Öyle dedim ama, bir “biz” kaldı mı o yıllardan geriye, bilmiyorum, bilemiyorum. (…)“
http://www.yenisafak.com/yazarlar/salihtuna/veda-yazisi-hadi-bana-eyvallah-2038115
Mahmud Erol Kılıç‘ın “Hem Âkif’ti ve hem Emre” başlıklı yazısının (Yeni Şafak) değişik yerlerinden üç alıntı:
“(…) Âkif gibiydi. Doğru, dürüst bir adamdı. Her ikisi de Müslümanların ahvali ile dertlenen dava adamı idiler. Şimdi beraber yatıyorlar.
(…) Onun için yalnızdı. Yalnız bırakıldı. Zira birilerine yaranma derdi olmadı hiç. (…)”
Emre gibiydi, Yunus Emre gibi.. Dergaha hep düz odun toplamaya çalışırdı. Hatta bunu adeta bir takıntı haline getirdiğinden düz odun kalmamasına çok üzülürdü. Bacanağı Yusuf Kaplan onun için Mehmed Zahid Efendi bahçesinde yetişen güldü dedi. Karşı mahalleden Soner Yalçın onun için bir sufi idi dedi. Biz de şahidiz onun böyle olduğuna. (…)”http://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/hem-kifti-ve-hem-emre-2038134
Abdullah Muradoğlu‘nun “Hem “Akif”, hem “Emre”…“ başlıklı yazısından (Yeni Şafak) bir bölüm:
“(…) Akif Abi, yokluğu hissedilecek büyük bir kayıp. Çizgisinde sâbit-kadem kaç insan kaldı böyle çevremizde? Etrafımızı kuşatan bütün sahtelikler arasında, tepeden tırnağa sahici bir adamdı. Sahteliklerin oynaştığı sahnenin dışındakilerdendi. Hiçbir zaman bu sahnelerin adamı olmaya tenezzül etmedi. (…)”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/abdullahmuradoglu/hem-akif-hem-emre-2038137
Son olarak Yalçın Çetinkaya‘nın “Bir dikili taştan gayrı nem kaldı” başlıklı yazısından bir bölüm:
“(…) Akif’i otuz yıla yakın bir zamandan beri tanırım. Kendisini bu zamanın akıntısına kaptırmamış, bilâkis akıntıya direnip, kendi istikâmetini değil akıntının istikâmetini değiştirme gayretinde olmuş bir insandı. Modern zamanların, bir Müslümanın zihninde ve hayatında meydana getirebileceği bütün olumsuzlukların farkında olan ve modern zamanların zihniyetini ve bu zihniyetin ortaya koyduğu sonuçları, ait olduğu medeniyetin birikiminden de yararlanarak eleştirebilen, üstesinden gelebilen nitelikli bir mütefekkir, öncü vasıfları hâiz bir münevver idi. Bu kaygan zeminde dik ve dengeli yürüyen sabırlı, sakin ve mütevâzî bir kişiydi Akif. (…)”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yalcincetinkaya/bir-dikili-tastan-gayri-nem-kaldi-2038131
No Comments