Biri bir kitaptan, diğeri bir gazete yazısından iki alıntı
Muhyiddin İbn Arabî‘nin eseri Fusûsu’l-Hikemin Ahmed Avni Konuk tarafından yapılan tercüme ve şerhinin latinize olarak Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve Dr. Selçuk Eraydın’ın yayına hazırlamış oldukları dört cildinden “Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-I (7. baskı, M.Ü.İ.F.V.Y., İstanbul, 2017) s.94’den, daha da kolay anlaşılması için bazı kelimelerin bilinen karşılıkları verilerek yapılan alıntı:
“Bilinsin ki salât Allah tarafından rahmet, melekler tarafından istiğfar, ve kul tarafından duâ ve huzû’dur(tevazu’, alçak gönüllülük). İlâhî rahmet her şeyin isti’dâdı ve talebi hasebiyle o şeye ilişir. Dolayısıyla rahmet, âsîler ve günahkârlar üzerine Hak tarafından afv ve mağfiret ile tecellîdir. Ve afv ve mağfiretten sonra kul cennetle nimet ve varlık içinde olur. İtaatkâr ve sâlih olanlar üzerine cennet ve rızâ ve likâ (kavuşma, görme) haktır ki, bunlar da gözler görmedik, kulaklar işitmedik ve beşer kalbine hatıra gelmedik ilâhî nimetlerdir.
Ve ârifin üzerine olan rahmet ise, bu nimetlerle beraber yakînî ilimler ve hakîkî bilmeler/tanımalar ifâzasıdır( feyizlenme).
Ve Enbiyâ (a.s.)ve evliyâdan muhakkıklar, kâmiller ve mükemmeller üzerine olan rahmet zâtî, esmâî ve sıfâtî tecellîler ile ameller ve sıfatlar cennetleri ve zâttan cennetler mertebelerinin en yükseğidir.
Ve rahmet (S.a.v.) Efendimizin kalb ve rûhuna ilişkindir. Onun isti’dâdının kemâlinden ve talebinin kuvvetinden ötürü muhammedî hakikat zâtî ve esmâî tecellîler mertebelerinin en yücesidir. Onun feyzi tüm nurların kaynağı olan ilâhî toplayıcı isimden vâkı’ olur. Ve işte bunun için Hak Teâlâ: ‘Şüphesiz ki, Allah ve melekleri o peygambere çok salât ederler.'(Ahzâb, 33/56) buyurur. Dolayısıyla (S.a.v.) Efendimize getirilen salât, herkesin kendi nefsi için rahmet talebini içine almış olur. Zîrâ rahmet-i ilâhiyye muhammedî hakîkate inmedikçe onun cüzleri olan hakikatlere ulaşmaz.”
Mevlana İdris‘in Yarasız bilinç aranıyor başlıklı 24.09.2019 tarihli Karar gazetesinde çıkmış yazısından alıntı:
“(…) Sıradan, her nasılsa bu dünyaya düştüğüne inanarak boşlukta dolaşan ve kendisinin sayısal bir varlık kalıbı dışında bir anlamı olmadığını düşünen insan tipinin zihni için bile üretilen her türlü seviyeli/seviyesiz içeriğin miktarı o kadar fazla ki, bilinç yaralanmasın da ne yapsın? (…) Yarasız bilinç aranıyor ve bulunamıyor. Bulduklarımıza ise çoktan “bilinçsiz” damgasını vurmaya hazırız.
(‘New York’taki ses’ ara-başlığı altında:) Her türlü siyasî mülahazadan bağımsız olarak New York’ta yükselen ses bizim sesimizdir, bu milletin sesidir.
Kudüs için, Filistin için, Suriye için, Milletimiz için yükselen ses.
Cumhurbaşkanımızın yükselttiği bu ses insanlığı bombalayanları bombalayan sestir. Neden rahatsız oluyorlar?
Hep söylüyorum Dünyada iki kutup var ve bu kutuplardan biri Türkiye. Ve Türkiye mazlumlar adına konuşmayı, bayrak olmayı sürdürüyor.”
No Comments