Bizde siyasette de, entelektüel ortamda da ortak değer yargıları yok
İktidardaki parti ve ikinci büyük muhalefet partisi ortak hareket edebiliyorlar şimdilerde. Ana muhalefet partisi ise hemen her durumda iktidara karşıt pozisyonunu sürdürüyor. Bu karşıtlık onun başlıca özelliği. 16 Nisan Referandum sonuçlarına bile rıza göstermedi bu parti. İtirazını Yüksek Seçim Kurulu sonuca bağladığı ve kararını açıkladığı halde ısrarını sürdürdü ama tabii ki yapacağı birşey kalmadı. Hâlâ zaman zaman “biz kazandık ama hakkımız yendi” anlamında bir söylemi tekrar ediyor.
Dün de o partiden bir milletvekili mahkeme kararı sonucu 25 yıl hapis cezasına mahkûm olunca derhal beklenen tepki gösterildi; söz konusu karar adaletle ilgisi olmayan, tamamen partiyi yıpratmaya yönelik olarak değerlendirildi. Zaten mahkûm olan milletvekili kişi de o Parti’den milletvekili olduğu için haksızlık dediği bu kararın mağduru olduğu anlamında sözler sarfetti. Böyle bir pozisyonu olmasaymış karar böyle olmazmış! O Partinin lideri bu bağlamda Türkiye’nin dikta rejimi ile yönetildiğine dair sözler de etti. Hâsılı her fırsatta ana muhalefet partisinin muhalefet anlayışı böylesi bir karşıtlığı, bir tepkiyi, bir tavrı yansıtıyor. Şu anda da televizyondan ana muhalefet partisinin, liderinin de katıldığı Ankara’dan İstanbul’a bir yürüyüşü başlattığı haberi izleniyor. Siyasette durum böyle. 14 senedir tek başına iktidar olan bir partinin karşısında halktan oy alıp iktidar olabilme imkânını bulamayan bir ana muhalefet partisinin böylesi bir tavrı her durumda sürdürmesi akla neyi getirir? Herhalde halktan bu şekilde oy alabileceğini ve iktidar olabileceğini değil.
Gelelim entelektüel ortama. O ortam da 1960’ların 1970’lerin ortamı değil artık. Düşünce, sanat, edebiyat alanlarında yazılar, kitaplar, dergiler, seminerler, konferanslar, söyleşiler bu değişikliği belirgin biçimde yansıtır durumda. Günlük gazeteler de bu değişimin açık olarak farkedilmesine imkân veriyor.
Siyaset ortamında iktidara karşıt pozisyondaki ana muhalefet partisi ile iktidar karşıtı gazeteler ve entelektüeller arasında, duruş ve tavır yönünden tuhaflık denilebilecek, rasyonellikten uzak, benzer konum alışlar söz konusu.
Türkiye böyle bir duruma geldi. Bu durumun sıkıntıları, hazımsızlıkları, hırçınlıkları olmalı iktidar olamayanların, iktidara alışamayanların tavrının açıklaması.
No Comments