Darbe girişimine dair öncesinde ve şimdilerde söylenenlerden…

 

Darbe girişiminden bir ay önce, Prof.Dr. ünvanlı Osman Özsoy’un söylediklerinden:

“İnsanlar rahat olsunlar. Hizmet hareketindeki insanları çok yoğun günler bekliyor. AK Parti’nin tüm üyelerinin 2 gün sonra mal varlıklarına el konulacaktır.”

Sunucunun “Ümitvar açıklamalarınız insanlara ümit veriyor” sözleri sonrasında ise, “Abartı için söylemiyorum. Bildiklerimi de söylemiyorum” cevabını veriyor. Türkiye’deki gidişatın çok yakında değişeceğini de söyleyen Özsoy, “Beklenmedik bir şey mi olacak?” sorusuna, “Profesör olacağıma keşke albay olsaymışım, bu süreçte daha fazla katkım olurdu” karşılığını vererek, darbe girişiminden haberdar olduğunu ortaya koyuyor.
(“FETÖ’cü profesör darbeyi bir ay önceden haber vermiş” başlıklı haber; Internet Haber Merkezi; 22:00 Temmuz 31,2016; Yeni Şafak)

İsmail Kılıçarslan’ın “Ekranda iki P.İ.Ç” başlıklı yazısından:

“P.İ.Ç.’in birinin adı Osman Özsoy. Seneler önce bize ‘Türkiye’nin en genç profesörü’ bilmem ne diyerek pazarlanmış bir P.İ.Ç hem de. Çok uzun süre adam zannettiğimiz; fakat süreç içerisinde adamlık şöyle dursun ‘omurgasızlık’ta bile sebat edemeyen bir çıyan olduğunu gördüğümüz bir zavallı. Şöyle diyor P.İ.Ç: ‘(…) Tekrar ediyorum bakın. Bu süreç artık bitti. Suç üretmeye çalışıyorlar. %50 desteği falan iplemeyin. Ben siyaset bilimi profesörüyüm ya. Altyazı geçin televizyon kanallarında ‘yarın sokağa çıkma yasağı var’ diye bakın sokağa çıkıyorlar mı? Bütün darbeler Cuma günü oluyor. Hocaların evleri cami avlusundadır, namaza bile geçmezler korkularından. Türkiye’de insanların demokrasiye sahip çıkmak gibi falan bir refleksi yok. Bunlar kuru kalabalıklar. Bir tane sağcı aydın bile çıkmayacaktır bak.’
Nasıl? Siyaset bilimi profesörü bu P.İ.Ç’in hezeyanları çok acayip değil mi? ‘Kuru kalabalık’ olarak tarif ettiği o muazzez milletin kendisine ve kendisi gibi düşünen aşağılık güruha attığı tokat ne güzeldi değil mi?
(…)
Gelelim ikinci P.İ.Ç’e. Onun da adı Kerim Balcı. Bu namussuz çetenin dış politika yazarı… Biz bu P.İ.Ç’i Suriye’de Esed’i, Gazze’de İsrail’i, Mısır’da Sisi’yi savunmasından hatırlıyoruz. Hayatı boyunca bir kez bile, sadece bir kez bile mazlumlardan yana durmayan bu alçak P.İ.Ç de, darbe girişimi gecesi yine aynı leş ekranına bağlanıyor ve Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın milleti sokağa çağırması üzerine şöyle diyor: ‘Cumhurbaşkanı sorumsuz davranıyor. Eli silahlı insanların karşısına sivil insanları çıkarmak; geçmişte Suriye’de olduğu gibi, Mısır’da olduğu gibi vahim bir hatadır. (…) Askerin karşısına sen öncelikle bir pazarlıkla çıkarsın. Ben de buradan çağrıda bulunuyorum halkımıza. Cumhurbaşkanı içinde bulunduğu hissi durum itibariyle kendi kaderini tehlikeye atmamak için toplumun umumunun kaderini tehlikeye atmak gibi bir hata içerisindedir. (…)
İmdi tam burada şunları söylemek gerekir. Bu ve benzeri P.İ.Ç’lerin sözlerinden anlıyoruz ki bu organizasyonun insanlar üzerinde yaptığı ilk etki onları ‘vatansız’ hale getirmek. Vatansızlık, yani ‘doğduğun, büyüdüğün, yaşadığın topraklara karşı bir aidiyet duygusu geliştirmene engel olmak…’
Amerika’ya ‘anavatan’ demeleri bir dil sürçmesi değil. Tam da bu ‘vatansızlık’ hissini ele veren bir ifşa o bakımdan.
(…)
Namussuz sümüklü vaizin ‘mehdi, mesih bilmem ne’ olduğunu düşünerek heder edilmiş zihinler son tahlilde ‘vatana ihanet’i bile meşru ve haklı görecek kadar aptallaşabiliyorlar.
O gece bu ebleh suratlıların asıl büyük şaşkınlığı milletin topyekun seferberlik ilan etmesi idi. O kadar eminlerdi ki ‘perdelerimizi sıkı sıkıya kapatıp’ evlerimizde oturacağımızdan. Yedikleri tokadı anlamaları 2-3 gün sürdü. (…)”
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked