Düşündürücü bir olay ve iki yazı…

 

İlki Londra’da 27 katlı dev bir binadaki yangın… İçinden insanların kaçıştığı, alevlerin azgınca yayılarak tüm binayı sardığı, görüntüsü insanların acizliğini ve her an başlarına ne geleceğini bilemeyerek, dahası böylesi durumlarla karşılaşılabileceğini sanki hiç akla getirmeden yaşadıklarını; hele bu dünyadaki yaşamın tüm yönleriyle bir imtihan olduğunu, bunun sonunda ise bu dünya hayatından tamâmen farklı ve ebedî bir mutluluk ya da azabın yaşanacağına sahiden de bilgi olarak da inanmayanların çoğunluğu teşkil ettiğini düşündüren bir olay…

Kimileri bu dünyayı cennet gibi, kimileri de cehennem gibi algılayarak yaşıyor ama hakikat ikisi de değil. Bu dünyanın ötesinde Cennet de, Cehennem de. Bu dünya hayatının anlamını ve değerini yaşarken gerçekten idrak edenlere ve buna göre yaşayanlara ne mutlu!

İki gazete yazısının ilki Mustafa Kutlu‘ya, diğeri İbrahim Tenekeci‘ye ait. Bunlardan sırasıyla alıntılar:

(…) Hz. Peygamber “Şüphe yok ki din samimiyettir” buyurdu.
“Kime karşı, ey Allah’ın Resulü?” diye sordular. Hz. Peygamber: “Allah’a, Resulüne, Kitabına, Müslümanların liderlerine ve tüm Müslümanlara” diye açıkladı.
Samimiyet! İşte her işin başı.
Enes (r.a.)’dan rivayet ediliyor.
“Dedik ki;
Ey Allah’ın Resulü; biz yapmadıkça iyiliği emretmeyelim mi?
Uzaklaşmadıkça kötülükten nehyetmeyelim mi?”
Şöyle buyurdu:
“Kendiniz yapmasanız bile iyiliği emredin, kendiniz tamamen uzak durmasanız bile kötülükten nehyedin. (…)
http://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafakutlu/icimizden-gecenler-2038473

(…) Yirmi yıla yakın bir zamandır Göynük’e misafir oluyoruz. Burada sayısız inceliğe ve güzelliğe şahitlik ettik. Bazı şeyler ruhunuzun bir parçası olur. Özlenir. Dünya gözüyle görmek, dokunmak, selam vermek istersiniz. Biraz ayrı kalınca, onu merak edersiniz.
Yirmi yılda neler değişti? Tenhalık, yerini kalabalığa bıraktı. Yerli turistlerden oluşan kafileler, yollar dolusu otobüsler, hatalı ve hızlı restorasyon sonucu özünü yitiren konaklar, dışardan gelip yerleşenler ve misafiri müşteriye dönüştüren pansiyon kültürü… Belde, bütün bu olumsuzluklara rağmen derinliğini hâlâ koruyor. İlâhî lütuf, manevî hatır.
Sadece ekmeğin olduğu kutu kadar dükkânlar var mesela. Başka bir şey satmıyorlar. Bu hiç değişmedi. Önlerinden geçerken hep aynı nasihati hatırlıyorum: “Hiçbir şeyi tek başına yeme.” Evet, bereket. Göynük’te evvela bu var.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimtenekeci/goynuk-2038466

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked