Ömer Aksay ile yapılan bir söyleşiden alıntılar

 

1 Şubat tarihli bu söyleşide ( http://www.edebifikir.com/roportaj/ omer-aksay-ile-soylesi.html ) Kendisine yöneltilen sorulardan ilki olan kitaplarla ilişkisinin nasıl olduğuna dair soruya Ömer Aksay’ın verdiği cevaptan seçtiğim cümleler: “Muallim Nâci’nin ‘ehl-i tefrid’ olduğunu işaret ettiği Müftîzâde Hoca Abdürrahim Efendi var meselâ, vefat tarihi 1252 / 1837, ağabeyi de Palabıyık Mehmed Efendi’dir. Onların kitapla ilişkileri tepeden tırnağa rahmete batmak, bizimki ise başımıza düşen birkaç yağmur damlasından ibaret, fakirlik o derece ki buna şükreder olduk. (…) En sık okuduğum kitap Muhyiddin-i Arabî’nin Fusûsü’l-Hikem’i olmuş; dokuz kere okumuşum. İlk okuyuşum 1978’de. (…) Fusûsü’l-Hikem’den sonra Gazâlî’nin İhyâü Ulûmi’d-Dîn’i geliyor, en sık okuduğum kitaplar sıralamasında. Bunları şunun için söylüyorum: Ben şiirle uğraştığım halde neler okuyorum? Bir taraftan Heidegger, bir taraftan Agamben, bir taraftan Dostoyevski, Woolf, Eliot, İbn Arabî, Gazalî, Konevî, Kadı Abdülcebbar v.s. Herhalde Fârâbî bu kadar bölünmüş değildi? (…)”

Çağımız insanının özgürlük ve itaat arasındaki problemini nasıl çözebiliriz? sorusuna cevabından da şu sözleri: “(…) Tahkikî imandan ilk bahseden İbn Arabî’dir, biz bugün iman dairesinin neresindeyiz? (…) Bırakalım başkalarını, çağımız Müslümanı acaba Kur’an-ı Kerîm’in itaat kavramından haberdar mı? (…)

İnsanda hayatını devam ettirmesini sağlayan üç temel kuvveyi (kuvve-i gadabiye, kuvve-i akliyye, kuvve-i şeheviyye) insanın nasıl dengeleyebileceği hakkındaki soruya cevabından da şu kadarı: “İtaat ederek! Felsefe bilerek! Bilenerek! İlki itaate, ikincisi felsefeye, üçüncüsü bilenmeğe sevk ve tahrik edebilir bizi.”

Zygmunt Bauman’ın bir değerlendirmesiyle ilgili olarak, toplumu salt bir ‘mekanizma’ olarak kurgulamak üzere bir düzenin etrafımızı çepeçevre kuşatmış olması durumunda nasıl bir yaşamın bizi bu ‘mekanizma’nın dışında tutabileceğine dair soruya cevabı öz olarak şöyle: (Mehmed Âkif’in şu iki mısraını anarak:) ‘Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı, Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı’ Bu öneriyi dikkate almanın, her şeyden öne almanın zorunlu olduğuna işaret ediyor.

Yüksek sanat, düşünce, bilim üretebilmekte sıkıntı yaşandığına değinilerek elzem olarak ne yapılabileceği sorusuna cevap olarak, 4. soruya cevabının bu soruya cevabı da içerdiğini belirterek Mehmed Âkif’in Âsım (Altıncı Kitap)’ında ‘Biz de bir köylüleriz, yanlamışız bir yurda.’ diye başlayan mısralarına değinip Köylülükten kurtulamadığımızın altını çiziyor. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked