Fuat Köprülü: şahsiyeti ve eserlerine dair İsmail Kara’dan birkaç söz
İsmail Kara‘nın 1. Baskısı Kasım 2018’de, 2. Baskısı Aralık 2018’de gerçekleşmiş olan “Zafer Değil Sefer” adlı Dergâh Yayınları’ndan çıkmış kitabının “Birinci Bölüm: Birkaç Adım” başlıklı kısmından (s.25-26) birkaç alıntı sunacağım. Bunu yaparken belki bir iki yerde parantez açarak naçizâne kanaatimi belirtebilirim.
“(…) Köprülü’nün hayatına da eğildim peşisıra. Fotoğraflarına, itinalı yeleklerine, kösteğine, Hitlervari bıyıklarına, önündeki dopdolu masaya, arkasındaki etkileyici kütüphaneye, hattâ sigara içişine de baktım. Hâtırat kitaplarına da… Hayran kaldığım, gıpta ettiğim tarafları o zaman da vardı bugün de var. Hususen aşk ve ihtiras haline gelmiş çalışma tarzı, takip fikri, Türkiyat sahasını nerede ise tek başına sırtlayıp taşımaya azmetmiş iddiası ve nihayet yakını kıldığı talebeleriyle olan münasebetleri… Osman Turan, Orhan Şaik Gökyay, Abdülbaki Gölpınarlı, Nihal Atsız, Kara Ziya, Pertev Naili Boratav, Halil İnalcık…
Fakat benim seveceğim, kahramanım olacak bir kişilik değildi o. (Hep öveceğini kesinlikle tahmin etmiyordum; bu cümlesini bekliyordum. Ya kimin seveceği, kahramanı olacağı bir şahsiyetti o? Naçizâne tahminime ve kanaatime göre A.M.C. Şengör’ün.) (Devam ediyor sözlerine İsmail Kara:) DP’deki siyasî hayatı ise zaaflarla, ihtiraslarla, neticede başarısızlıklarla dolu zamanlarıydı; kayıp yıllar…
“Eserim şahsiyetime yabancıdır” demişti bir sanatkâr filozof. Köprülü’nün kendisine değil de eserlerine daha kuvvetle, daha iştiyakla sarılmamı kolaylaştırmıştı bu söz. Demek ki olabilirdi. Halbuki sözün sahibi meğer başka bir şeyi kastediyormuş. Olsun…
O zamanlar kimseye itiraf etmedim ama kendi kendime sordum: Acaba bir başka Türk müellif 29 yaşında bu çapta bir eser daha verebilir mi idi?
Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi‘nin ilk iki cildini 29 yaşında değilse de 30 yaşında bitirmiştim.
Dağ fare doğurmuştu ama olsundu.
Değil mi ki bir karınca koca bir kahraman kitabı önüne katarak hacca niyetlenmişti…“
No Comments