“Hasret günü” gelmeden…
Kur’ân‘dan bir âyet meâli: “Ey Muhammed! Hâlâ gaflet içinde bulunanları ve hâlâ inanmayanları, onları, işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar.” (Meryem 19/39)
Kur’ân‘dan yine aynı kelimenin, hasretin geçtiği bir başka âyet meâli: Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine gelen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.” (Yâsin 36/30)
Bu iki âyet meali için kaynak bilgisi: İlki, Dr. Hüseyin Atay ve Dr. Yaşar Kutluay’ın hazırladıkları, ilk baskısı 1961 yılında yapılmış olan Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları arasında çıkmış eserin 1988’deki 15. Baskısından.
İkincisi, Elmalılı Hamdi Yazır’ın Kur’ân-ı Kerîm Meâlinin güncel Türkçe ile sadeleştirilmesiyle hazırlanmış ve İstanbul’da Ocak 2010’da baskısı yapılmış, Tuva Yayın Dağıtım tarafından yayınlanmış eserden.
‘Hasret’ kelimesi genellikle “özlem” karşılığı kullanılır ve öyle algılanılır. Bu yalınkat karşılık, bu âyetlerle anlatılmak istenenin anlaşılması için yeterli değildir. Hasret, gerçekte, kaybedilmiş bir şey için pişmanlık, esef duymak; henüz kazanılmamış bir şey için arzu ve iştiyak içinde olmak; kaybetme/kayıp, ziyan, zarar, hüsran hissiyatı anlamlarına gelir. Bu anlamların gözönüne alınarak bu âyetler ve içinde “hasret” geçen diğer âyetler üzerinde düşünülür ümidiyle yazıya geçirdim etkilenmemi.
No Comments