“İlâhî Nefhalar”dan…

 

Sadreddin Konevî (k.s.) hazretlerinin (d.1210- v.1274) “en-nefahâtü’l-ilâhiyye” adlı eserini, şükürler olsun ki, Ekrem Demirli çevirisiyle “İlâhî Nefhalar” olarak (İz Yayıncılık, 2. Baskı: İstanbul, 2004; ISBN: 975-355-494-X) okuma imkânına sahibiz. Bu eserden bazı sözler aktaracağım.

“Hak, kâmil olduğu için yaratmıştır, kâmil olmak için yaratmamıştır. (Diğer bir ifadeyle:) Hakkın yaratması, O’nun kemâlinin neticesidir; kemâli, yaratışının neticesi değildir.

Hakkın mertebesinin sûretinde yaratılmışsan, sen de öyle ol! Böylece hayır denilen iyi fiil, bu fiilin gerçekleşmesiyle ümit ettiğin niyetle değil, sırf hayır olduğu için senden çıkar.
Hayır olduğu için, onun hayır oluşunu bilmek, fiilin senden çıkmasını gerekli kılmıştır demek değildir; bilakis, o hale gel ki, senden ancak bu özellikteki fiiller çıkabilsin demektir.” (s.122)

“Âlem, gerçekleşmesi zuhûr ve yayılmaya bağlı kemâlin ortaya çıkması için var olmuştur; böylelikle var olacak her bir fert, bütün hakikatlerin hükümleriyle boyanır.” (s.123)

“Gerçek mârifet, Hakkın kendisine kontrol edilemeyen ve nitelenemeyen bir tecellî ile ansızın geldiği kimsenin mârifetidir.” (s.126)

“Hakkı ve her şeyi bilmemenin sebebi,insan ve bilmek istediği şey arasındaki farklılık ve zıtlıktır.
Bilinmek istenen Hak ise, bilgisizliğin sebebi, kişinin, Hakkın kendisi ile başkasından ayrıldığı özelliği bilmemesidir; amaç mümkünlerden bir şeyi bilmek ise, bilmemenin sebebi mümkün mahiyetler için şart olan hükümleri bilmemektir.” (s.174)

“İlim dairesi en geniş kimse, Hakkı bilmeye en layık ve tam anlamıyla gerçekleşmeyecek mutlak ve kuşatıcı bilgiye en yakın kimsedir.” (s.184)

Mezar bir sınır olsa bile,
Kuşkusuz sevginin hükmü asla bitmez
” (s.252)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked