Sıradışı saydığım bir yazıdan birkaç cümle…

 

Mahmud Erol Kılıç‘ın “Kudüs ortak hedefimiz olmalı” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 30.07.2017):

“Orta Doğu politikaları üzerine çalışan diplomatların ağzından düşmeyen Arapça bir söz vardır. Türkçesi: “Biz Araplar İttifak Yapmama Konusunda İttifak Yaptık” şeklindedir. Hatta bu o kadar kabullenilmiştir ki her toplantıdan sonra marifetmiş gibi bu söylenir ve kahkahalar atılır.

(…) Mezhepçilik, ırkçılık, taifecilik gibi hastalıklı yaklaşımlarla hareket eden politikacılar ile yine benzer seviyelerde seyreden bazı din adamları halkları birbirlerine düşman hale getirdiler.

(…) Sadece, vatanperver olduğu kadar akl-ı selim de sahibi ve boyutlu bakabilme yeteneğine sahip olan, soğukkanlı siyasilere ve diplomatlara ihtiyaç vardır. Modern zamanların şirket yöneticiliği gibi.

(…)

Fakat siyasetin aktörleri son yıllarda tam tersi bir grafik izledi. Tüm dünyada, küçük hesaplar peşinde olan kurnaz tüccar misali malını satmak için insanları kandıran, kolayca yalan söyleyen, güçlünün karşısında yalakalık yapmaktan başka bir sermayesi olmayan, menfaati için kırk takla atan siyasetçi ve bürokrat tipi öne çıktı. (…)

(…) İşbirliği ve güç birliği olmadan altından kalkılamayacak mega projeler. Bunlardan bir tanesi ve hem de en önemlisi Filistin ve Kudüs konusudur.

Bir toplantıda bir siyasimizden “Kudüs Türktür Türk Kalacak” sloganını duyarken buna mukabil el-Fetih grubundan bir Filistinli’nin “Bu konu biz Arapların konusudur ve Arap olmayanların, mesela Türklerin ve İranlıların bu konuya müdahale etmesini istemiyoruz, size ne?” demesini unutamam. (…) Rakip firmanın on yıllık, yirmi yıllık, elli yıllık planları var ve sistemli çalışıyor. Çalışmalarından bir tanesi de değişik yollarla bu seviyedeki siyasetçileri teşvik etmek ve rakipleri kendi aralarında bir birlerine düşürmek.

(…) Seni yok ederek var olmaya dayalı bir anlayışa sahip. Tekelci, kartel oluşturuyor. Oysaki bizim firmamız piyasaya hakim iken biz onlara da var olma hakkı tanıdık. Çünkü bizim dinimiz tekelciliği haram kılmıştı.

(…) Kudüs haçlılardan geri alındığında onun adına Aksâ’da hutbe irad eden Kadı İbn Zeki: “Bir daha asla seni vermeyeceğiz” dedi. O kadıyı mahcub etmeyelim. Onun mirasını sürdürelim. Meraklısı için bir not olsun bu kadı, bu şeyhülislam, bu hukukçu, bu büyük âlim, aynı zamanda Büyük Şeyh Muhyiddin İbn Arabi’nin en baş müridlerinden idi. Hatta hazreti şeyh vefat ettiğinde Şam’da başka yere değil Kasyun eteklerinde bulunan bu zatın evinin bahçesine defnedildi. (…)”

http://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/kudus-ortak-hedefimiz-olmali-2039283

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked