İbnü’l Arabî Sözlüğünden alıntılar
Suad El-Hakîm‘in İbnü’l Arabî Sözlüğü’nden (KABALCI YAYINEVİ, Birinci Baskı: Ağustos 2005; Çeviren: Prof.Dr. Ekrem Demirli ) yapacağım bazı alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.
“İbnü’l-Arabî insan hakikatinin ve insan-ı kâmilin simgesi olabilmesi için onu belirli bir zaman ve mekânda sınırlanmış şahsından ayırır. İnsan-ı kâmil bütün varlıklara dağılmış hakikatleri kendinde toplayıp böylece kevn-i câmî ( toplayıcı varlık) haline gelen kimsedir. O âlemin rûhu, Allah’ın yeryüzündeki halifesi, Allah’ın kendisinden insan türünü yaratmış olduğu biricik nefstir. “Biz insanı kurumuş balçıktan yarattık.(15/26) “Biz insanı bir tînden yarattık.”(23/12) (tîn: incir) “Biz insanı nutfeden (dölsuyu/sperma) yarattık, onu imtihan etmekteyiz.” (76/2) “İnsanı bir kan pıhtısından(alak) yarattı.” (96/2) “İnsan cimri ve hırslı yaratılmıştır.” (70:19) “İmana sırt çevirip tersine gideni”-332 (70:17) “İnsan o emaneti yüklendi; o çok zâlim, çok câhildir.” (33:72) “İnsan zayıf/zaaflı yaratılmıştır.” (4:28)
“Varlıkta üç (özellikte) insan vardır: ilk ve tümel insan, âlem insan ve Âdem insan. (Fütûhat, III:231)
“İtikad olunan İlah tanımlanabilendir. O, kulun kalbinin sığdırdığı ilahtır. Mutlak İlahı ise hiçbir şey sığdıramaz. Çünkü o hem şeylerin hem de insanın aynıdır (hakikatidir). Bir şey için o kendisini sığdırdı veya sığdıramadı denilemez. “(Fusûs, 226)
“Hepsi (cansızlar, bitkiler ve canlılar) keşif ehline göre hayvan-ı nâtık (düşünen canlı), hattâ hayy-ı nâtıktır (düşünen diri). Şu var ki bu özel karışım biçimsel yönüyle insan diye isimlendirilmiştir. Böylece yaratıklar arasında üstünlük ortaya çıkmıştır. Allah şöyle buyurmuştur: “Her şey Rabbinin hamdini tesbih eder.” (dipnot: 17/44)”
“Aynalara ve hangisinin daha düzgün ve pürüzsüz olduğuna bak! Kendi varlığının aynasına bak! Senin varlık aynan aynaların en pürüzsüzü olamaz. Çünkü peygamberlerin aynaları seninkinden daha düzgündür. Peygamberlerin de bir kısmı diğerlerinden üstündür; dolayısıyla onların aynalarının arasında da bir derecelenmenin bulunması gerekir. Aynaların en üstünü, en düzgünü ve pürüzsüzü Muhammed’in (a.s.) aynasıdır. Hak o aynaya olabilecek en mükemmel tarzda tecellî etmiştir. Senin aynana da yansısın diye, Muhammed’in(a.s.) aynasında tecelli eden Hakk’a bakmağa çalış! Şayet senin aynana yansırsa, Hakk’ı Muhammedî sûrette Muhammed gibi görürsün.” (Fütûhât, IV:433)
Metafizik mahiyeti ve tabiatında veya tasavvufî tecrübeye delâlet edişinde insan-ı kâmil ile eş anlamlı bazı terimler: Hakikatü’l-hakâik, el Hak el-mahlûk bihi (yaratmada vasıta olan Hak),felekü’l-hayat , aslu’l-âlem, asl-ı cevheri’l-ferd, Heyula, madde-i ula, cinsu’l- ecnas, Hakikat-ı külliyye, felek-i muhit, adl, küllî şey, Kitap, Müfiz, merkez-i daire, akl-ı Evvel, Kalem-i A’lâ, Ukab, Dürre-i Beyza, Arş-ı Mecîd, imam-ı mübîn, Ruh-ı Küllî, Ruhu’l-Âlem, Nûr-ı mMuhammed,, Taayün-i evvel, Levh-i Mahfûz, Arşullah, Halife, Naibanillah, Zillull ah, Nüsha-i Uzma, kelime-i câmia, beyt-i a’lâ, aynu’l -cem ve’l-vücûd, insan-ı ezelî. Geçen ifadelerde insan-ı kâmil ifadesiyle eşanlamlı bazı terimleri zikrettik, bunun amacı okuyucunun İbnü’l-Arabî’de bu düşüncenin derinliğine, terimin içerdiği özellik, hakikat, bağıntı ve mefhumların (kavramların) zirvesine girebilmek için aşinalık kazanmasını sağlamaktı. İbnü’l-Arabî’de her terim herhangi bir hakikati gösteren bir kelimedir. Muhammedî hakikat söz gelişi tek bir hakikattir ve çeşitli yönlerinde ve bağlantılarında çoğalır. Böylece her yön kendine özgü bir nitelik, buna bağlı olarak da başka bir isim kazanır. İşte böylece eş anlamlı terimler çoğalır. Her terimin bu tek hakikatle bir bağlantısı vardır ve onu gösterdiği için de aynı zamanda o hakikattir.
No Comments