Merhûme Ayşe Şasa’nın Fantastik Kurgu olan Şebek Romanı’ndan alıntılar
“Ah yeryüzü, ah bilinmeyen bilimsel deneylerle çivisi çıkmış yeryüzü, ah korkular..”
“Gezegende tek tük kalmış ‘normal‘ tipi sinir sisteminin tüm imtiyazlarını komplekssizce sahiplenmiş bir kızdı Doris.. Üst düzey yetkililerden oluşan çevresi, dolgun geliri, göz alıcı yetkilerle donanmış bir hayatı vardı..”
“Dört dakika, yirmi üç saniye süren mini deprem bitince Amadeus çelik kasadan çıktı. Bir bardak su içti, soluklandı. Sonra gezegensel tekelin resmî gazetesi ‘Airbus‘a döndü. Bir süre daha haberler arasında gezindi. Gezegeni yöneten üçlü konsilin toplantı halinde olduğunu öğrendi, sonra ‘Süblim orangotan’ kutusuna giriş yaptı. Sanat, edebiyat spotları arasında gezindi, ilgisini çeken bir şey yoktu.. Daha doğrusu, biraz önceki deprem, sanata karşı motivasyonunu eksiltmiş gibiydi. Amadeus şimdi kendini zorladı, dikkat kesildi. Zorladı, yeni bir giriş yaparak üzerinde iki yıldır çalıştığı tezin 1012’nci paragrafına döndü. ‘Şebek epistemolojisinde üçüncü aşama‘ adlı tezinin 1012’nci paragrafında ‘Kritik söylem kültürü‘ bahsine kilitlenmeye, biraz yol katetmeye niyetliydi. Freud, Marx, Pavlov gibi Neo-Darvinci İkinci Aydınlanma öncesi düşünürlerin sağladıkları eleştirel gerilimin ve gizemci tekniklerin şebek türünün kavrayışını ne denli geliştirdiğini irdeleyen bu pasajlar, parlatılmağa muhtaçtı. Amadeus durdu, düşündü: ‘Kalksam, bir şeylerle oyalansam, bir saat sonra yeniden girişsem..‘ Lena’yı çok özlemişti, Ay çevresindeki mor uyduda astronot Lena şimdi gecenin tedirginliğini sürdürüyordu. Terliyor, sarı perçemleri ılık ılık alnına yapışıyor muydu? Lena hep ışınlı battaniyeler, fosforlu yastıklar kullanmayı seven Lena.. Bir haftadır aramıyor, bu da Amadeus’u çıldırtıyordu.. Amadeus bir kez daha Freud-Marx-Pavlov üçgenine dönmeyi denedi.. O en çok Freud’u seviyordu.. (…) Neo-Darwinci aydınlanmanın destani büyüğü kokainman ceddimiz Freud.. İnsan denen şebeğin, evriminde yepyeni bir aşama katederek kendini tazelemesinde, yani milâdi 2007- şebek takviminde Büyük Eşik adı verilen o bunca etkin olan muhteşem çizgiye ulaşmasında bunca etkin olan Freud, haz avcılığı kavramına da, bu süreçte ayrı bir kutsallık yüklenmesine kaynaklık etmişti. 2000’de, bilgisayara… ‘I want coffee‘ cümlesini yazdıran ilk doğal şebekten bugüne, 2075’e kadar uzanan o kahramanlıklarla büyük geçitte, kutsal süreç, dört ayrı epistemolojik aşama kaydediyordu.
a) ‘I want coffee‘ diyen ilk doğal şebeğin ışığında Darvin’e yeniden vurgu sürecinin başlaması. b) 2015’de de, Angelicus Watkins tarafından, insanlığın en büyük ereği olan zihinsel şebekliğin, Darvin ışığında yeniden tarif edilmesi ve tarihsel şebeksel açıdan yeniden açımlanması. c) 2015’den başlayarak, Freud, Marx, Pavlov ekseninin Angelicus Watkins ışığında yeniden değerlendirilmesi. d) 2015’den günümüze, şebeksel gizemci meditasyon süreçlerinin tür arasında yoğunluk kazanması ve şebeksel hilekârlığın en ince boyutlarına ulaşması. Sürekli hazzın bir hayat ideali olarak en yüksek ifade biçimlerine ulaştığı günümüzde, Amadeus’un tezi henüz fazlaca kuru fantezi yoksunuydu. (…) Yuvakim Toreos’un ‘5 Aşamalı Şebek Meditasyonu‘ kitabı-kişiyi renksel haz âlemine inisye eden- nesine yetmezdi. Her gün on dakika devam etse yol alacak, hem bilimsel üslûbu gelişecekti. Tembelliğinin, kendisini çevreleyen şefkatsizlikten ileri geldiğini sık sık düşünür olmuştu. (…) Annesiyle babasını yitirmesi kötü bir kaza, Amadeus için büyük bedbahtlıktı.. Nehirde boğulan arkadaşı Şizoid Re-Re’nin annesi, Şebek Anne, gelişme çağında Şizoid’i ne kadar ihmal ettiyse, kendi de yetiştiği yetimhanede o derece ihmâle uğramıştı. Şebek Anne’nin ihmâli, Şizoid’in otuz yaşına varmadan çıldırıp akıl hastanesini boylamasına, kendisinin yetimhane serüveni de şaşmaz sakatlığına yol açmıştı. (…)”
No Comments