“Siyaset bizi bütün yapılar arasında canbazlık yapmağa çağırır”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında MİLLETLERİN HİZASI başlığıyla çıkan 15 Muharrem 1445 (2 Ağustos 2023) tarihli yazısının (www.istiklalmarsidernegi.org.tr/ IsmetOzel?Id=185&Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının ikinci paragrafının ortasından bir cümle olup alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşturacak bu yazıyı.
(Başlığı teşkil eden alıntı cümleyi o yazıda izleyen şu cümleler ): “Bu davete icabet eder miyiz? Meseleyi düğümlendiren bu sualdir. Bu gün durum parlak mıdır? Hiç değil. Neden değil? Değil çünkü yaşamak endişesiyle bulandırılmış bir zihinle hayatta kalmağa çabalıyoruz. (…)
Dünya üzerinde yaşayanlar arasında sadece Müslümanlardır batakta çırpınmak yerine berrak bir suda yüzmek isteyenler. Daha doğrusu biz böyle olsun istiyoruz. Gayri-Müslim dünya içine sürüklendiği batağı kabullenmiş ve giderek bu kabullenişi zevke çevirmiştir. (…) Onlara hiçbir şekilde iştirak etmiyoruz. (…) Devrimci dalganın yükseldiği yer ve zamanlarda bazıları emek harcıyormuş numarası yapabilir. Yaptıkları vakidir. (…) O halde kendimizi çaresizlikle kuşatılmış mı sayacağız? Hayır, bir çare var ve bu çare milletlerin hizasını fark etmede gizlidir. (…)
Tarihin sahnesinin perdesi ancak tarihin hükmüyle irtibat kurulabildiğinde açılabilir. (…) Avrupa devleti sıfatına lâyık olmak müstemleke sahibi olmakla eşanlamlı sayılıyordu. (…) Büyük savaş sona erinceye kadar dünya haritasına baktığınızda Bismark takımadalarını sarih bir biçimde görebiliyordunuz. Tarihin hükmü bir milletin hayat kaynağına ne ölçüde sadık kaldığıyla ayan olur. (…) III. Selim saltanatından bu yana Türk yöneticileri İslâm düşmanlığının dünya ölçüsünde itibar kazanmaya sebep olacağı inancıyla hareket etti.
İslâm’a sadakat haricinde herhangi bir payanda Türk milletinin sıhhat kazanmasına hizmet etmeyecektir. (…) Benim gençliğim dünyada devrimci dalganın yükseldiği günlere denk geldi. (…) Savaştan nefret etmek üzere yetiştirilen ve ideal bir dünya barışı isteyen nesil iki zıt kutup diye takdim edilen ve içine ABD’nin de SSCB’nin de dâhil olduğu farz edilen kurulu düzene başkaldırıyordu. (…)
İstenecek şey ‘ideal bir dünya barışı’mıydı; yoksa dünyanın Müslim ve gayri-Müslim olarak ikiye bölünmesi miydi? (…) Oysa milletlerin hangi hizada olacağı hakikatle bağlantılarından anlaşılır. Hakikatle hizalanmış bir millet kendi hayatının fennî olup olmadığına değil, hayatının seyrinden istifade edip etmediğine bakar.“
No Comments