İsmail Kara’nın “Tek partili Yıllarda Dinî-Tasavvufî Düşünce Açısından Mühim Bir Kitap” başlıklı yazısından alıntılar

 

“Rahmetli Samiha Ayverdi’nin (1905-1993) birinci baskısı 2005 yılında yapılan Mülakatlar kitabı dinî ve tasavvufî düşünceye, yasaklı tarikatlar dünyasına, 40’lı yılların Türkiyesi’ndeki açıktan dile getiril/e/meyen fikirlerin iç akışkanlığına ve ifade edilme-aktarılma biçimlerine, nihayet pozitivist ve maddî bir kültürel ortamda ispritizma yahut misyonerlikle iltisaklı dinî-manevî sapma temayüllerine dair çok kıymetli sorgulama malzemesi ihtiva ediyor. Cumhuriyet Türkiyesi’nde dinî kurumların, dinî düşüncenin, dinî yayıncılığın, dinî hayatın ve dinî dilin /üslubun varlık alanına çıkması, tezahür biçimleri ve seyirleri bakımından en dar(altılmış) ve en talihsiz dönemin tek partili yılların ilk devri (1924-1938) olduğunu söylemek herhalde malumu ilâm kabilinden bir beyan olacaktır. Bu inkıta, baskı ve biçimsizleştirme döneminin dinî sahanın bütün alanlarında bugüne kadar uzanan birçok probleme kaynaklık ettiği de şüphe götürmez.

17 Mayıs 1934 tarihinde umum müdür Vedat Nedim’in (Tör) imzasıyla Dahiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdürlüğü’nün, hiçbir iddialı tarafı olmayan mütevazı bir kitap, Hazreti Muhammed’in Hayatı için yayıncısı ve yazarına yazdığı mektup ve ardından gelen yasaklama-toplatma kararı, bu daraltma ve aşağıya çekme ameliyesinin sınırlarını / sınır tanımazlığını göstermesi bakımından tekrar hatırlatılmaya değer vurgular ve işaretler taşıyor: “Biz her ne şekil ve surette olursa olsun memleket dahilinde dinî neşriyat yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz. Zât-ı âlilerinin herkesçe de müsellem olan ilim ve faziletinize hürmetkârız. Ancak günün bu kabil neşriyata (Hz. Muhammed’in Hayatı kitabının neşrine) tahammülü olmadığını siz de takdir edersiniz.” (…) ; hele dinî yayıncılığı da hem adet itibariyle hem de muhteva bakımından aşağıya çeken laiklik tasavvur çerçevesi ve bunun içinde konumlandırılmaya çalışılan resmî din anlayışına ve ilgili mücâvir alanlara bakmadan … Belki İsmet Paşa’nın Harf devrimi için söylediği, “Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik” cümleleri tabloyu daha bir netleştirebilir. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked