İsmet Özel’in “SEVMEDEN SÖYLEME” başlıklı yazısından alıntılar

 

İstiklal Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel köşesinde bu başlıkla çıkan yazının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Sevmek ve söylemek … Şahsiyet terazimizin bir kefesine sevmeği koyarsak, sıra diğer kefeye söylemeği koymaya gelir. Tersini yapmağa kalkışırsak şahsiyet bakımından fukaralığımızı göstermiş oluruz. (…) Bir olgunun dışa vurumu ile aynı olgunun dile getirilmesi arasında netameli bir mesafe var. Bizim dünya olayları dediğimiz şeylerin hepsi bu mesafe dolayısıyladır.

Hadis-i Şerif’ten eğer birini seviyorsak bunu ona, o sevilen kişiye söylememiz gerektiği emrini alıyoruz. Varoluş sevgiyle başlar. Sevmenin ve sevdiğini sevilen kişiye söylemenin birbirini takip edişi varoluşumuzun mihveridir (eksenidir).

Dünyada II. Cihan Harbi sonrasında cazibesini artıran varoluş felsefesinin taraftarları şunu söyler: Dünya olduğu gibi vardır (The World dis), Tanrı olduğu gibi vardır (God is), ama insan var olur (but the man exits). Yani var olma süreci diye bir şey varsa, bu insan olmağa, insanlaşmağa mahsustur. (…) Avrupalı şahsiyetine ve emeğine yabancılaşmamış bir insan tahayyül eder. (…) Oysa Öz’ün biçime galebe çalacağı hususunda Avrupa’da doğup bütün dünyaya sirayet eden yaklaşım temelden yanlıştır.

(…) Eğer içimizde sadece Allah’a kulluk edecek ve sadece Allah’tan yardım dileyecek kadar temiz bir saha kaldıysa yanlışlık bizden hak ettiği müdahaleyi görecektir. (…) Sevme fiilinden ne anlamamız gerektiğini de bize Kur’an öğretir. (…) Latin alfabesini resmen kabul edişimizin başımıza neler getirdiğini biliyor muyuz acaba? ”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked