Fütûhât-ı Mekkiyye c.18, 560. Bölüm’den alıntılar

 

Allah tavsiye etmiş peygamberleri de / Onlara uymak amellerin en iyisi

Tavsiye olmasaydı âlem kör (veya ‘Amâ’da) kalırdı / Mülk tavsiyeyle döner durur /

Ona göre amel et, tavsiyede söylenen yolu ihmal etme / Tavsiye Allah’ın ezeldeki hükmü

O’nun tavsiyesi üzere bir kavmi zikrettim / Benim için tavsiyede yeni bir durum yok

Söylediklerinden veya sülûkteki hükümlerinden başka bir şey olmadı Sülûk hakkındaki hükümleri en doğru yoldur / Ahmed’in getirdiği hidayet dinin bütünü ve kendisi / Mustafa’nın dini en nurlu din / Göz kapanmadı, aksine tam gücünü verdi ona / Bakıştaki sapmayı doğrulttu / Sırrın ile ondan al, onun merkezlerinden / Ay’a yükselerek, oradan Zuhal’e geçerek / Sâbit yıldızlara yerleş; onların sahalarına inme / Koç burcundan yüce derecelere ulaş / Oradan ayakların konulduğu Kürsü’ye, oradan Kuşatıcı Arş’a oradan şekillere ve benzerlere / Nezih nefse ve tabiata / Arazlar ve illetlerle sınırlanmış akla / Amâ’ya ve üzerindeki nefse / Oradan ezelle nitelenmiş menzile / Dağ üzerine yerleşmiş dağa bak! / Onu görmüş, sürekli ve daimî olarak / Aşağıdaki ulvîlik olmasaydı süflî kısımda talep etmezdik / Yüzlerimizi aşağı çevirerek secde halinde / Bu nedenle Allah bize secdeyi farz kıldı / Hakkı ulvîlikte ve Süflîlikte görürüz / Bizim tavsiyemiz budur, iyi düşünürsen! / O bir çözüm, hem de en güzel çözüm / Her şeyi suretinde görürsün onunla / Kendi hakîkatinde neyse öyle / En yüce manzarayı görürsün / Senden başka tecelligahı yoktur, sürekli öyle / Seni onun pınarına davet ederse / İcabet etme, korku üzere kal ! / Bizde çocuğu olduğu için ben bir dişiyim / Allah’a hamdolsun! Âlemde erkek diye bir şey yok / Örfün erkek diye belirledikleri / Onlar da dişi; onlar nefsim, emelim

Tavsiyelerden ilki şudur: Allah herkese yapılması gerekli genel tavsiye hakkında şöyle der: “Allah Nuh’a tavsiye ettiklerini ve sana vahyedilenleri sizin için dinden şeriat kıldık; ayrıca İbrahim’e ve Musa’ya tavsiye ettiklerini. (Bu tavsiye şudur): ‘ Dini doğru uygulayın, tefrikaya düşmeyin. (eş-Şûra 42/13) Ayette dinin doğru uygulanmasını emrederken burada kastedilen her devir ve milletlerdeki ‘vaktin şeriatıdır’. O şeriatta bir araya gelmek ve onun hakkında tefrikaya düşmemek lâzımdır. Allah’ın eli cemaatle beraberdir ve kurt ancak sürüden ayrılan koyunu yer. Bundaki hikmet Allah’ın güzel isimleri (esma-i hüsna) bakımından ‘ilah’ olarak bilinebileceğidir; güzel isimlerinden mücerret iken ‘ilah’ olarak bilinemez. Bu itibarla zatında tevhid’in yani birliğin, isimlerinde de çokluğun bulunması gerekir. Allah zatı ve isimleriyle birlikte İlahtır ve bu anlamıyla O’nun eli -ki kudret demektir- cemaatle beraberdir.

Bir hakîm ölüm vaktinde toplu bir şekilde yanında bulunan evlatlarına tavsiyede bulunurken şöyle demiştir: ‘Bana iki sopa getirin!’ Sopaları getirdiklerinde ‘bunları kırın’ demiş. Topluyken onları kıramamışlar. Ardından iki sopayı ayırmış ve bu kez. ‘tek tek kırın’ dediğinde, çocuklar sopaları kırabilmiş! Baba onlara şöyle demiş: ‘İşte! Benden sonra durumunuz bu sopalara benzer! Bir iken aslâ yenilmezsiniz, parçalanırsanız düşmanlarınız size gâlip gelir, sizi yok ederler.’ Dini hakkıyla uygulayanların durumu da öyledir. Dini uygularken cemaat halinde ve görüş birliğinde kalıp parçalanmazlarsa, düşman onları yenemez; bu esnada vesveselere karşı iman kendisine yardım ederken melek de ilhamıyla yardım eder.

Tavsiye

Herhangi bir yerde Allah’a karşı bir günah işlediğinde o yeri terk etmezden önce bir ibadet yapman gerekir! Böyle yapınca o mekân aleyhine şahitlik edeceği kadar lehinde de şahitlik eder. İbadeti yaptıktan sonra oradan ayrılabilirsin. (…) Kestiğin tırnakların, kılların, tıraş ettiğin saçın, sakalın, bıyığın, yıkanırken üzerinden ayrılan kirlerin vs. bunlardan herhangi birisi bedeninden ayrılırken taharetle ve Allah’ı zikretme halinde bulunmalısın. Onlar seni nasıl terk ettiklerini sana soracaklardır. Bu durumlarda yapabileceğin en kolay ibadet emri hakkında Allah’ın tövbeni kabul etmesi için dua etmendir. Bu durumda O’nun emrine bağlanırken zorunlu bir işi yerine getirmiş de olursun. O emir ‘Rabbiniz size bana dua edin, size icabet edeyim’ (Gafir, 40/60) âyetinde ifade edilir. Demek ki Allah sana kendisine dua etmeni emretmiştir. Âyetin devamı da şöyle: “ Bana ibadete karşı büyüklenenleri cehenneme sokacağım.” (Gafir 40/60)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked