“Sufi ve Sanat”tan (Mahmud E. Kılıç) sözler, şiirsel ifadeler

 

“Bir kişi Kur’ân-ı Kerim’i okuduğunda aslında kendinden ayrı bir kitap ve kendi dışında bir şey okuyor değildir.” (Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbn Arabî) [s.17]

“Her bir çiçek bin naz ile, öğer Hakk’ı nazar ile / Bu kuşlar hoş avaz ile, ol Padişahı zikreder

Öğer anın Kâdirliğin, her bir işe hazırlığın / İlle ömrü kâsırlığın, anıcağız benzi solar

Rengi döner günden güne, toprağa dökülür gene / İbretdürür anlayana, bu ibreti ârif duyar

Ne bilmegün bilmekdürür, ne gülmegün gülmekdürür / Son menzilin ölmekdürür, duymadınsa aşktan eser” (Yunus Emre) [s.35]

“Ey Niyazi katremiz deryaya saldık biz bugün
Katre nice anlasın ummân olan anlar bizi” (Niyazi Mısrî) [s.68]

“Biz şiirlerimizde dağlardan, taşlardan bahsederiz. Gözden, kaştan, alından bahsederiz fakat bunların hepsiyle bizim kastettiğimiz yalnız O’dur. (Muhyiddin İbn Arabî) [s.79]

“Hacdan Nişabur’a dönmüştü. İbn Sina’nın Şifa kitabının İlahiyat bahsini okuyordu. Tam vahdet ve kesret konularına gelmişti (bir şeyler hissetti ki) namaz kılmak ve son sözlerini söylemek için durdu. Öğle namazını kıldı. Sonra yakınlarına ve dostlarına vasiyetlerini söyledi. Akşam namazına kadar hiçbir şey yemedi, içmedi. Sonra namaza kalktı. Secdede, ‘Ey Allah’ım! İstidadım müsaade ettiği kadarıyla seni tanıdım. Seni tanımaya giden yolu bildiğim için lütfen beni affet’ dedi ve ruhunu teslim etti.” (Tarihçi Beyhaki’nin Ömer Hayyam’ın vefat ânını naklettiği sözleri) [s.108-109]

“Varlığının sırları saklı benden
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin ne ben
Bizimki perde arkasından yapılan dedikodu
Bir indi mi perde ne “sen” kalırsın ne “ben” ” (Ömer Hayyam) [s.109]

“Hz. Peygamber’in zevcesi Ümmü Seleme diyor ki: “Ey ehl-i beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister. ” (Ahzâb, 33) mealindeki âyet benim evimde nâzil olmuştur. Fatıma, Ali, Hasan ve Hüseyin orada idiler. Resûlullah, üzerinde bulunan bir örtüyü (abâyı) onların üzerine örtüp, “İşte bunlar benim ehl-i beytimdir. Allah bu sebeple onlardan günahı götürdü ve onları tertemiz kıldı.” buyurdu. Tirmizî, Beyhakî, Hâkim. [s.177]

“Sultan Beyazıd diyor ki: ” Bir gün babam Sultan Fatih bana şunları anlattı: Kostantiniyye’yi fethetmek niyetiyle başladığım cengin en şiddetli ânında çok daraldım ve Şeyh Ubeydullah Ahrar hazretlerinin ruhaniyetinden imdad diledim. Derken beyaz ata binmiş bir zat yanıma geldi ve bana, ‘Korkma!’ dedi. Ben de, ‘Bir türlü kale düşmüyor, endişeleniyorum.’ dedim. Bana elbisesinin yeninden bakmamı söyleyince büyük bir ordu gördüm. ‘İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şu tepenin üzerine çık, üç defa kös vur, orduna hücum emrini ver.’ dedi. Emirlerini aynen yerine getirdim. Ordusu ile hücuma geçince düşman hezimete uğradı ve Kostantiniyye’nin fethi müyesser oldu.” Hoca Sadeddin,Tâcu’t-tevârih,I/437. [s.181]

Kaynak eser: Mahmud Erol Kılıç, Sufi ve Sanat / Makaleler- Konferanslar 2, Sufi Kitap, 1. Baskı: Mart 2015, ISBN 978-605-5215-83-5, Sırasıyla sayfalar: 17, 35, 68, 79, 108-109, 109, 177, 181.

Not: Bu yazımı 22 Mart 2016 gününe kadar (o günden sonra orada hiç yazı çıkmadı) yaklaşık üç yıl yazılarımın çıktığı Radikal Blog için 14.02.2016 günü kaleme almıştım ve aynı gün yayınlanmıştı. Belirttiğim tarihten kısa bir süre sonra köşe yazarları birer veda yazısıyla bu dijital gazete örneğinin kapandığını açıkça ifade ettiler.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked