“Sanat eseri bir eksiği gidermez.”
İsmet Özel‘in “Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir” adlı ( TİYO Yayınları:44, İsmet Özel Kitapları:21, Aralık 2019 I.Baskı ) kitabının başlarından yer yer yapacağım bazı alıntılamalardan oluşacak bu yazı.
“Bu kitap başlayıp bilerek olduğu yerde bıraktığım yazıları ihtiva ediyor. Asıl düşüncem bunları vakti gelince tamamlamaktı. Şimdi böyle düşünmüyorum. ‘Asıl düşünce’ demekle esaslı bir şeyi kast ediyor olmalıydım. Geçirdiğim kalp hastalığı o esastan kopardı beni. İnsanları hangi türden olursa olsun bir esasa gütmek gülünç geliyor artık bana.(…) Eğer sanat eserinin tamir işine yarayacağı görüşüyle hareket ederseniz bir milleti besleyen bir işten kaçmış olursunuz. (Başlığı alıntı olarak oluşturan cümle burada) (…) Kendim bizzat hayatımla Partizanlık üretemeyişim hatama hata ekledi. Böyle de olsa eserlerini insanları bir esas istikametinde gütme kastıyla verenler boşuna çabalamış olmamıştır. (…) Şiir yazdığımdan, şiirin yazılmasından hiçbir şekilde pişman olmadım. (…)
Yanlışlarımızı tekrarlamak bizi millet haline getirdi. (…) Ciddiye almak için ciddiye alınmak gerekmiyor. Allah nazarında neyiz veya ne değiliz? (…) Kesinkes bildiğimiz şey Müslümanların Allah’ın indirdiğine inanan yegâne kavim olduğudur. (…)
Müslümanlık toplum içinde fert hususiyeti kazanmanın yolunu açtı. (…) Toplumun ne kertede güruh olup olmadığını o topluma can veren unsurların İslâm’la ilişkileri tayin eder. ‘Amentü’ şiirini Allah bana hidayet nasip etmeden yazmağa başladım. Madem Tevfik Fikret ‘Haluk’un Amentüsü’ bahsini açmıştı, ben de kendi Amentü’mü yazarak bahsi kapatma cüreti göstermeliydim. Oldu mu böyle şeyler? Hayır, olmadı. Ne Fikret’in bir bahsi açtığı, ne de benim o bahsi kapattığım doğru. Doğru olan sanatçının kendini feda edişidir. (…) Gösterdiğimiz hüner bütün bahislerin arasından sıyrılışımızdır.
Kime ne faydası oldu benim yazdıklarımın? Şiirlerim 66 yaşında, gazetedeki düzyazılarımın yaşı ondan daha genç: 42. (…) Yunus Emre’dir Karacaoğlan’dan önce aşkın karakterini sabitleyen. Bunu yapışı aşkın âlemşümul hüviyetini faş edişi sebebiyledir. ‘Ölenler hayvan olur, âşıklar ölmez‘. (…)
(…) Birileri insanlığın alelâde hayatta ölümsüzlüğe bir kadem saklı olduğunu Yunus Emre’den öğrenmeseydi Nereden bileceklerdi? (…) Münkir dünya hayatı esnasında kendini yerinde hisseder. Kalbine iman yerleştirilen kişiye ise dünya hayatının tedirginliğini hissettiği ölçüde mü’min denilebilir. Yani ahiretin hayrı dünyanın hayırsızlığından ayan olur.
Ne ölçüde tuhafınıza giderse gitsin (eğer gidiyorsa) hakikat şudur: Âdem soyundan gelen bir insan olmak münfail olmadan fail olunamayacağını bilmeğe çıkar. Sizin anlayacağınız, ibadet yaratılmış olmanın yükünü üzerine almaktan duyulan memnuniyetin izharıdır. İnsanın yazıyor olması maruz kaldığı ters duruma terslenmekten geri durmayışının, durmayacağının, geri duran her kim olursa olsun onunla savaşmasının sonucudur. Sonuç mu dedim? Büyük hata… Sonuç yok. Yumak sarıldıkça sarılır. Okundukça okunur. Yazıldıkça yazılır. Okundukça yazılır. Yazıldıkça okunur. Çabalıyor, kendimizi yıpratıyor, sonuçtan haberdar edilmeksizin çabalıyoruz. (…) Kaprislerimiz sıra tanımaz. Sıra İslâm, iman, ihsan sırasıdır.
Ömürlerini Türk topraklarında geçiren kimilerinin sıra dışı kalmakla hava atma yarışı içinde bulundukları bu çağda sıranın kaçınılmazlığını ve şerefe vesile olan şeyin sadece sırasıyla, sıra olunarak, sıraya girilerek elde edileceğini savunmak kolay değil. (…)
Aşağıdaki sözler II. Yeni’in üç büyük şairinden birinin, Cemal Süreya’nın (diğer ikisi Turgut Uyar ve Edip Cansever) sözleridir: ‘Hedefim bir gazetede sütun sahibi olmaktı. Ben şiir yazmaya bu sebeple başladım. Çünkü benim yetişme çağlarımda edebiyat alanında kendini ispat etmemiş kişiye gazetede yer vermiyorlardı.’ (…)” (Bu yazıdaki alıntılar kitapta s.14-18 arasındandır.)
No Comments