Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-IV’den Muhammedî Kelimede Mündemic (içkin) Ferdî Hikmet hakkında alıntılar (1)
Başlıkta belirtilen konu eserin bu cildinin XXVII. Fassındadır. Buradan alıntılar :
” ‘Ferdî hikmet’ in Muhammedî Kelimeye mahsûs kılınmasındaki sebep şudur ki, Muhammedî hakikat tüm belirmelerin ilkidir; ve varlıkların hepsinin sâbit hakikatlerini içine alandır. Onun üstünde hiçbir isim, sıfat ve na’t (niteleme) ile vasıflanmış, adlanmış ve övülmüş olmayan ‘sırf zât’ vardır ki, taayyünâtın (belirmelerin) tümünden tenzîh olunmuştur. Zîrâ ahadî zât, zâtlığı hasebiyle tecellîden müstağnîdir. Bundan dolayı onun mutlak varlığı zâtlığı hasebiyle aslâ tecellî etmez. Onun tecellîsi ancak onda bi’l-kuvve (potansiyel olarak) mevcut olan sıfatlar ve isimler îcâbıdır.
Diyelim ki ahadî zâtta içkin ve potansiyel olarak mevcut sıfatlar ve isimler bulunmasa, zât zâtlığı üzere kalır ve ondan ebeden tecellî vâkı olmaz idi. Fakat onda bi’l-kuvve sonsuz sıfatlar ve isimler bulunduğundan ve bunlar istidâtları lisânıyla zuhur talep ettiklerinden, sırf zât, taayyün-dışı mertebesinden ilim mertebesine inerek, o sonsuz sıfatlarının ve isimlerinin sûretleri Hak ilminde belirmiş ve herbirisinin hakikati yekdiğerinden ayırtedilen oldu. Bu mertebeye vahidiyyet mertebesi ve sıfatlar-isimler ve ‘Muhammedî hakikat’ mertebesi derler.
Ahadiyyet mertebesiyle arasındaki fark, ancak belirmesizlik ile belirmeden ibârettir. Bu konudaki ayrıntı Şîs Fassında geçti. Şu halde Sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hakikati belirmelerin tümünün mebde’i (başlangıcı) olmak itibariyle varlıkta bir ve ferddir. Ve yine tüm belirmeleri kuşatan olmak itibariyle de külliyetle (tümellikle) nitelenmiştir. Nitekim Feridüddîn Attâr (k.s.) Bî-ser-nâme’lerinde (Esrârnâme) bu makama işâreten beytlerinde (tercüme olarak): “Ey iş adamı, Hakk’ın sırrını sana açıkça söyleyeyim ki, bu taayyün (belirme/zuhur) âleminde Ahad Ahmed’dir, belirme mim’ini kaldır, Ahmed Ahad olur. İşte ‘Allâhü’s-Samed’in ma’nâsını anla!”
No Comments