“Bir insanın Müslüman olması kendini ciddiye aldığından anlaşılır.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde “ALIN TERİ GÖZ NURU” üst-başlığı altında çıkan “FETİHLE BAŞLAYAN” başlıklı, 10 Recep 1443 (11Şubat 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=109&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı. Başlığı teşkil eden cümle de aynı yazının ilk paragrafından bir alıntıdır.
“(…) Kur’an nâzil olduktan sonra Yaratılmış olanın Yaratıcısıyla yüz yüze gelmesinin bir başka uygulaması görülmemiştir. Açlıktan ölme veya boynuna dayanan kılıç korkusuyla Müslüman olan yok mudur? Bunların sayısını bilmiyorum; ama ihmal edilemeyecek kadar çok oldukları kanaatindeyim. (…)
(…) Hayatın akışı içinde her İslâm dışı şey bizi İslâm’ın içinde kalmağa tahrik eder. Etmiyorsa neye ne sebepten inandığımızı izahtan mahrum bırakıldığımızın ortaya çıktığını fark etmeliyiz. Mekke’den Yesrib’e Hicretin Mekke’nin fethiyle sona erdiğini biliyoruz. (…)
Demek ki, Hicret’in varacağı yer fetih idi. O halde zihnimizde fethin nereye varacağını canlandırabiliriz.
Müslümanlıkta karar kılmak tepeden tırnağa siyasi bir tavırdır. Dünya Sistemi’ne köle olmaktan zevk alanların Müslüman olarak adlandırdıkları kişi yükselişin has biçimini bulmuş demektir. (…)
Türkler dünya ticaret yollarını denetimleri altına aldıktan sonra coğrafya kitaplarında büyük keşifler diyerek anılan hadise patlak verdi. Denizciler Türkleri arkalarından kuşatmanın bir yolunu arıyorlardı. İberik yarımadasında 800 yıl kalan Araplarla Balkanları ele geçiren Türkler arasındaki farkları buradan istidlâl edebilirsiniz. (…)
(…) Sosyalist bir ekonominin Kapitalizmle barış içinde birlikte yaşayabileceği anlayışı en popüler yaklaşım sayıldı. Bütün bunlar Çin Halk Cumhuriyeti nazarında revizyonist (sosyalist tezleri değiştirmeğe yönelik), oportünist tavırlardı. Çin modernleşmenin başına sardığı sıkıntıları bir kültür devrimiyle geçiştirme hevesine kapıldı. Ellerine geçirdikleri Kızıl Kitap’ı sallayarak nereye varacaklarını düşünüyorlardı? (…)
Gelelim fetihten sonra gidilecek yerin neresi olduğuna. Fethi fetih takip eder. Böyle olmasaydı bir Türk düzeninden söz edemezdik. I. Cihan Harbi sonrasında harbin mağluplarından bir devlet addedildik. Misâk-ı Millî Türklerin dar-ül İslâm haline getirdiği topraklardır. Türkler İslâm hukukuna açtıkları yerlerde toplum hayatının helal kazanç esasıyla yeniden tanzimiyle uğraştılar. Osmanlı devlet ricali Anadolu’yu veya Asya ve Afrika’da ele geçirdikleri sahaları değil Balkanları vatan sayma tercihinde bulundu. (…)”
No Comments