15 Temmuz 2016 gecesi kanlı ve kirli FETO darbe girişimi eylemi 240 sehit ve çok sayıda gazimize karşılık bir şanlı direnişle püskürtüldü. Bu eylemin arkasında olan ve başarılı olsaydı sevinecek ülkeler malûm. Zira gerek ABD’de gerek Avrupa ülkelerinde bu alçakça ve kanlı darbe girişimi kınanacağına, bu girişim sonrası Türkiye’de olup bitenlerin demokrasi ve hukuk dışı olduğuna dair değerlendirmeler yapılmakta.

Bu önemli ve Türkiye’ye karşı hâince, zâlimce ve onun varlığına yönelik saldırı gecesi ve sonrasındaki günlerde PKK eylemleri çok belirgin biçimde kesilmiş durumdaydı. Ne ki, beklendiği gibi, hemen ardından PKK ve Daeş eylemleri başladı. Bıçakla kesilmiş gibi duran ve sonra aynen tahmin edildiği gibi birdenbire başlayan PKK eylemleri (Van, Bitlis, Elazığ) ve Daeş eylemi (Gaziantep) çok sayıda şehitler vermemiz ve gazilerimiz olmasıyla sonuçlandı yine. Bu da açıkça gösteriyor ki sadece Türkiye’ye, onun varlığına saldıranlar yok; onları saldırtanlar, Türkiye’nin Pakistan, Afganistan, Suriye durumuna gelmesini arzulayan ülkeler var. Güya PYD ile ittifak halinde Daeş’e karşı savaşıyor görünen o ülkeler PYD’nin işbirlikçisi PKK’nın bomba yüklü araçlarla içeride saldırıları, Daeş’in dışarıdan gönderdiği canlı bombalar ile Suriye ile sınırdaş bir ilimizin dahilinde bu kanlı ve 50 şehit verdiğimiz, çok sayıda gazimiz olan saldırı karşısında kimbilir ne kadar seviniyorlardır.

Dünyada insanî değerler ve insanlık durumu eğer olumlu ve parıltılı olsa idi, yer yerinden oynaması gerekirdi böylesi durumlarda.

Türkiye, onların istedikleri duruma, Allah’ın izniyle, birliğini-beraberliğini koruyarak ve pekiştirerek ve bunu bu kanlı ve kirli darbe girişimi sonrasında olduğu gibi tüm dünyaya göstererek, düşmeyecektir. Türkiye’nin insanlarının ezici çoğunluğu, millet olduklarını, içerideki marjinal gruplarla işbirliği halindeki yabancı örgütlere ve devletlere son haince saldırılar karşısında göstermişler ve Türkiye’yi yedirmeyeceklerini ispatlamışlardır.