Gökhan Özcan’ın “Aynı safta” başlıklı Yeni Şafak’ta çıkan 9 Şubat 2023 tarihli yazısından alıntılar
“(…) Yazı yazmak bir lüks şu anda… Bir ekranın, bir klavyenin önünde olmak, kalkıp bir bardak sıcak çay koymak bir lüks… (…), binlerce insan soğukta adeta tırnaklarıyla kazıyarak onlara ulaşmaya çalışırken cümle kurmaya çalışmak bile acıtıyor insanın içini.
Felaketler ayrıştırmadan geliyor insanların üstüne. (…) Ölüm karşısında hepimiz aynı kişiyiz. (…)
Binlerce insanı aldı bizden bu felaket. Hepsinin acısı aynı. (…) Felaketler, musibetler, ortak acılar bizi birbirimize yakınlaştırırken, dünya yine uzaklaştıracak.
(…) Hangi enkazın altında kim var diye bakan yok, şu binanın altından gelen ses kimin sesi diye soran yok. Ama enkazların tozu dumanı ortadan kalkmaya başladığında, gündelik itiş kakışımızın tozu dumanı birbirimiz için aslında ne kadar değerli olduğumuz gerçeğini yine görünmez hale getirecek.
(…)
Nasıl ki bu zor şartlar altında bir fayda üretmek için canını dişine takanı minnetle, takdirle karşılıyorsak; insan hayatını istismar eden herkesi ve her şeyi de elbette tespit ve teşhir etmeliyiz. Bu ağır tablonun ortaya çıkmasında ihmali olan, yaptığı işin hakkını vermeyen herkesi adaletin önüne çıkarmalıyız. İnsan hayatından çalanları, tedbiri elden bırakanları, geleni görmekten kaçanları elbette hakkıyla yargılamalıyız. (…) İnsanın hakikatinin bu ağır sarsıntının bizi getirdiği o ilk anın yalınlığında olduğunu yeniden idrak etmeliyiz. Dünyanın, bize insanı göremez hale getiren kirinden gözlerimizi, zihinlerimizi, kalplerimizi almalıyız.
Deprem, o ilk saatlerin sarsıcılığı içinde bizi kaybolduğumuz yerde bulup asli yerimize koydu, fıtrî saflığımıza geri götürdü. Bu büyük felaketin dehşeti karşısında hepimiz sadece insan olduk yeniden. (…) O noktada insan, yine yalnızca insanla muhataptı. (…) İnsana koştuk, çünkü onu seviyorduk. (…)
Neden dünyaya geri dönünce her şey değişiyor peki? Ölümün, acının çaresizliğin bizi birbirimizle önyargısızca buluşturabildiği yerde, hayat niye buluşturamıyor bizi? (…)
Herkesin haklı çıkmak adına söyleyecek bir şeyleri olduğunu biliyorum. İnsanı bu kadar birbirinden koparan hiçbir açıklamanın yararı yok oysa. (…); bu ahvalin bir galibi, bir kazananı olmuyor, olamıyor.
Sözü kalbe bırakmak gerekiyor sadece belki de… (…)
Ne olur cevabını hep birden düşünelim şu sorunun; yedi bilmem kaç şiddetindeki depremlerin bize hatırlattığı bu gerçeğe kulak verebilecek miyiz bu defa?
Bu büyük felakette kaybettiğimiz bütün canlara Allah’tan rahmet diliyorum, Allah onları şehitlikle mükafatlandırsın. Milletimize ve sınır ötesindeki kardeşlerimize sabır ve kolaylıklar versin.”
No Comments