Şükrü Hanioğlu: “Mesele ‘ortak değerleri yeniden keşfetmek’e indirgenemez.”

 

“Ortak değerler” paradigması başlıklı yazısının bir yerinde bu tespite varıyor yazar. “Bunun, ‘ortak değerler’in önemsiz ve işlevsiz olduğu anlamına gelmeyeceğine” vurgu yaparak.

Söz konusu yazının son bölümünden yapacağım alıntılama ile yazarın görüşünün anlaşılacağını sanıyorum.

(…), “ortak değerlerin” kendi başına, karmaşık yapı olan Türkiye’yi bir arada tutma alanında yetersiz kaldığını görmemiz, “ortaklık” paradigmasını sorgulamamız ve toplumsal bütünlüğü farklı yollarla sağlamaya çalışmamız gerekmektedir.
Bu bütünlük günümüzde “gelenekler, ortak geçmiş, kültürel ortak paydalar”dan ziyade (burada söylenilmeye çalışılan bunların işlevsiz oldukları değildir) herkesin “farklılığı” ile dahil olabileceği ve “ortaklık”ın bunları tehdit etmeyeceği bir “demos”un inşa edilmesi ile gerçekleştirilebilir.
(…)
New York şehrinde yaşayan ortodoks Yahudi, Mississippi’deki Afrika kökenli tarım işçisi, Boston’daki WASP girişimci, kısa süre önce vatandaşlığa geçen İran asıllı göçmen “din,” “kültür,” “benzer müzik,” “ortak geçmiş,” “George Washington’a saygı” benzeri “değerler” etrafında değil, “farklılıkları” ile dahil olabildikleri, hukukun koruma şemsiyesi altına aldığı bir “demos” içinde beraber olabilmektedir.
Bu “beraberlik” ise “ortak değerler yeterince hatırlanmadığı”nda değil son aylarda Afrika asıllı Amerikalılara yönelik polis şiddetinin neden olduğu protestoların da ortaya koyduğu gibi “farklılık” sorun haline getirildiği, hukuk gerekli korumayı sağlamadığı zaman tehdit edilmektedir.
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked