“Türklük Diyar-ı Rum’u Dar-ül İslâm şekline getirenlerin en yüksekte tuttukları bilinç katıydı.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında çıkan TÜRK DEVLETİNE RİCÂL ARANIYOR başlıklı ve 5 Şevval 1443 (6 Mayıs 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=121&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan birisi başlığı teşkil ediyor) bu yazıyı oluşturacak.
” Yahya Kemal’in İstiklâl Harbinin ruhi bakımdan nihayetinde söyledikleri beni hep düşündürmüştür: ‘Kur’an devletini kurtardınız çocuklar. Evlerinize gidiniz’. Yahya Kemal’in söylediklerinin bu şekilde aklımda kalanları benim kanaatimce tipik bir Osmanlı söylemidir. (…) 1946 Hıristiyan yılında ABD’nin kendi yönetimini âlemşümul hale getirmek için her iklimin kendi havasında yürüttüğü demokrasi tecrübesi bu abrakadabranın sonunu getirme yoluna Türk vatanında girmişti. 27 Mayıs 1960 sabahı gerçekleşen askeri müdahale bu yolu tıkadı ve halen bu yol tıkalıdır. (…)
(…) Lütfi Özaydın’ın yazdıklarını okumuş biri olarak Arapça ve Farsçayı ‘yabancı dil’ sayanların kulaklarını çınlattım. Bahis konusu ettiğimiz kaht-ı ricâl ise bu tabirin doğum tarihinin pek eskiye, epeyce eskiye dayandığını akla sokmak ve eğer bu tabir akla girmenin her nasılsa bir yolunu bulduysa akıldan çıkarmamak lâzım. (…) Duyulan ihtiyaç Osmanlı sarayının Türk milletiyle arasını artık kapatılamayacak mikyasta açması yüzünden gerekli insanaydı. (…)
(…) Merkezi idarenin mutlakiyetçiliği II. Mahmut saltanatıyla başlar. Merkezi idare halka hesap vermeden halk üzerindeki etkinliğini artırdı. Oysa gaza ruhuyla vücut bulmuş devlet her yaptığına İslâm’dan bir delil getirmek zorundaydı. Böyle bir zorunluluk Türk kelimesinin İslâm olarak anlaşılmasına yol açtı. (…) (Alıntı olarak başlığı teşkil eden cümle buradaydı.) Osmanlılık ise vaziyetten dünya şartlarının elverdiği ölçüde ballı-kaymaklı bir netice hâsıl etmek isteyen kurtların bürünmek istedikleri koç ve/veya koyun postu idi.
(…) Avrupa’nın ötekisi olduğu açıktan inkâr edilse bile içten içe Avrupa’yı kemiren aşağılık duygunun baskısı altında ne vahşet, ne de barbarlık kalıplarına sığdıramadıkları Türk’e ancak yapılabilecek kötülüğün Müslümanlıkla Türklüğü birbirinden koparmak olduğunda karar kıldılar. Bu işin hakkından gelmede akla durgunluk verecek bir başarı elde edildi. Türk vatanına sadık kalmakla Türk milletine mensup olmak birbirinden tamamen bağımsız addedildi. (…)
(…) Türklerin hakkından gelecek çok işleri olduğunu bilmek başka birçok şeyi bilmeği de beraberinde getirecektir. “
No Comments