“Bir milleti alnı açık, başı dik tutan sorgulama kabiliyetinden başkası değildir.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında “ÖLÜM HAK, MİRAS HELÂL” başlığı ile çıkan, 14 Rebiülahir 1444 (9 Kasım 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=148&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının sondan ikinci paragrafının ilk cümlesi olup bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşturacak bu yazıyı.
” Hayrın Türk topraklarından her ne şekilde olursa olsun sadır olacağı ümidine bağlanmışsak sadece altı asır devam edişinden kendimize bir gurur payı çıkardığımız Osmanlı devletinin değil, 37 yıllık cumhuriyet idaresinin ölümünü de tabiî karşılamayı öğrenmemiz gerekiyor. (…)
Türkler paranın birikimine değer vermeyerek Türk oldular.
Dikkatimizi Müslümanların kapitalist birikime zıt giden tavırlarından ayırmamalıyız. (…)
(…) Halli imkânsız gibi görünen mesele ahlâkın temelinde neyin yattığı meselesinden ibarettir. Allah’ın rahmetinin Allah’ın gazabını aştığına inanan insanlar bir bütün teşkil ediyor mu? (…)
Türkler arasında tarih içinde sivrilmiş zevatın tamamı pozitivizme bir yerini kaptırmış kimselerdir. Onlardan hayır beklemeksizin tarihle doğru bir ilişkiyi nasıl kuracağız? Bu sualin cevabını bulmada Ernesto Che Guevara’nın bir sözünden yardım alabiliriz: ‘Gerçekçi ol, imkânsızı iste!’
(…) Muharebe gücümüzün sıfırlandığı görüntüsünden yılmadık, Kur’an-ı Kerîm’den yardım istedik ve orada milâdın 1921inci yılında Allah’tan imkânsızı isteme üstünlüğü gösterdik. Sadece Allah’a ibadet eden, istediğini sadece Allah’tan isteyen bir millet olmanın işaretlerini verdik. Şimdi nerede o millet? Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olma siyasetine hiç yanaşmadı. Kur’an devletini kurtaranlar evlerine döndüler; ama onların evleri de zalim ve fâsıkların yani kapitalizmin işgaline uğramıştı. (…)
(başlık olarak alıntılanmış cümlenin yeri burası) Bu yüzden şerefli sayılma derdine düşmüş Avrupa ‘aydınlanma felsefesi’ne sıkı sıkıya sarılıyor. Çünkü aydınlanma gerek aristokrasiyi ve gerekse ruhban sınıfını kıyasıya sorguluyordu. Bugünün Avrupası böyle bir vasfı kendinde görmüyor. (…)
Tarih, sahnesini Rusya’ya önce Napolyon ve bilahare Hitler ordularını püskürtmeleri sebebiyle açtı. Bugün Rusya’nın Asya topraklarında ilerlemesini durduran Rus-Japon savaşını meraklı tarihçilerden başkası dikkate almıyor bile.
(…) Küfrün tek bir millet olduğunu bir an bile akıldan çıkarmayalım. Türkler olarak kendimize gelmemizin yolunu yazımızı geri almamız açacaktır. (…)”
No Comments