Kerîm Kur’ân’dan ma’nâ olarak alıntılar”
“Allah bir kavmi hidâyete erdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine açıklamadıkça, onları sapıklığa düşürecek değildir. Muhakkak ki Allah her şeyi en iyi bilendir.” (et-Tevbe, 9/115)
“Bir sûre indirildiği vakit, (müstehzî bir tavırla) onlardan bazısı ‘Bu sûre hanginizin imanını artırdı bakalım?’ der. İman edenlere gelince, (her inen sûre) onların imanını artırmıştır; onlar sevinç duyarlar.” (9/124)
“Sadaka vermekte gönülden davranan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilen inananları kınarlar. Sonra onlarla alay ederek eğlenirler.Allah onları maskaraya çevirecektir. Ve onlar için can yakıcı azap vardır.” (9/79)
“Eğer Allah insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi muhakkak ecelleri sona ererdi. Fakat biz bize kavuşacaklarını ummayanları böyle azgınlıkları içinde sersem sersem bocalar halde bırakırız.” (Yunus, 10/11)
“De ki: ‘Eğer Allah dileseydi, ben bu Kur’ân’ı size okumazdım. (Rabbim de) onu (benim dilimle) size bildirmezdi. Gerçekten ben sizin aranızda bundan önce bir ömür (kırk yıl) durdum. Hiç akıl etmez, (düşünmez) misiniz?” (10/16)
“Bir de ‘Ona Rabbinden bambaşka bir âyet indirilse ya!’ diyorlar. Sen de de ki: ‘Gayb ancak Allah’a mahsustur. O halde bekleyin! Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim’.” (10/20)
“De ki: ‘Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Yahut o kulaklara ve gözlere kim malik bulunuyor. Ve ölüden diriyi, diriden de ölüyü kim çıkarıyor? Bütün işleri kim idare ediyor?’ Hemen ‘Allah!’ diyeceklerdir. Sen de ki: ‘O halde sakınmaz mısınız siz?’ ” (10/31)
“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi topyekûn iman ederdi. O halde sen (Peygamber’e hitâben) mü’min olsunlar diye insanları zorlayacak mısın?” (10/99)
“İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir! Sana bunları vahy ile bidiriyoruz. Bundan önce, bunları ne sen biliyordun, ne de kavmin! O halde sabret! Şüphesiz âkıbet takvâ sahiplerinindir.” (Hûd, 11/49)
No Comments