Kerîm Kur’ân’dan ma’nâlarıyla âyetler
“Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır. Ama âhirete iman etmeyenlerin kalbleri bunu inkâr eder. Onlar büyüklük taslayanlardır.” (en- Nahl, 16/22)
” ‘Allah ölen kimseyi diriltmez’ diye var kuvvetleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, (diriltecek!) bu O’nun üzerinde hak bir vaaddir. Lâkin insanların çoğu bilmezler.”
“Her insanın kuşunu (amelini/yapıp ettiklerini) boynuna astık. Kıyâmet günü onun için bir kitap çıkaracağız ki, ona açılmış olarak kavuşacaktır. (Kendisine), ‘Oku kitabını! Hesaba çekici olarak bugün nefsin sana yeter!’ (denilecektir). (el-İsra, 17/13-14)
“Rabbin kesin olarak şunları ferman buyurdu: O‘ndan başkasına ibadet etmeyin. Anaya, babaya iyilik edin. Şayet onlardan biri yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık durumuna erişirse, sakın onlara ‘öf !’ deme ve onları azarlama! İkisine de güzel ve yumuşak söz söyle.” (el-İsra, 17/23)
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.” (el-İsra, 17/32)
“De ki: ‘Ben size amelleri (yapıp ettikleri) bakımından en çok ziyana uğrayanları, kendileri muhakkak iyi yaptıklarını sanarak dünya hayatında çabaları boşa gitmiş olanları haber vereyim mi? Onlar Rablerinin âyetlerini ve O’na kavuşmayı (dirilmeyi, hesâbı, sevâbı, ıkâbı) (inkâr ile) kâfir olup da (hayr nâmına bütün) yaptıkları boşa gitmiş bulunanlardır ki biz kıyâmet gününde onlar için hiçbir ölçü tutmayacağız.” (el-Kehf, 18/103-104-105)
“De ki: ‘Ben ancak sizin gibi bir insanım. Yalnız ‘İlâhınız bir ilâhtır.’ diye bana vahiy olunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse yararlı bir iş yapsın ve Rabbine yaptığı ibadete kimseyi ortak etmesin!” (el-Kehf, 18/110)
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, hiçbir bilgiye, hiçbir rehbere ve hiçbir aydınlatıcı kitaba dayanmaksızın Allah hakkında mücadele eder.” (el-Hac, 22/8) (Bu âyetin Ebû Cehil hakkında indirildiği belirtilmekte.)
“Bilmez misin ki Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Onlar muhakkak bir kitaptadır (Levh-i Mahfuz‘da / Allah tarafından takdir edilen hususların yazılı bulunduğu korunmuş manevî levha). Şüphesiz ki bu Allah’a göre kolaydır.” (el-Hac, 22/70)
"Ey insanlar! Bir misâl verilmektedir, şimdi onu dinleyin! Şüphe yok ki, sizin Allah'ı bırakıp taptığınız putlar bir sinek bile yaratamazlar. Hepsi bunun için toplanmış olsalar dahi. Şayet sinek onlardan bir şey koparsa, putlar onu sinekten kurtaramazlar. Tâlip de zayıf, matlub da (talep edilen)!
"De ki:'Ey Rabbim! Eğer onlara vaad edilen azabı mutlaka bana göstereceksen; Bâri beni o zâlim kavim içinde bulundurma!' "(el-Mü'minûn,23/93-94)
“Ancak sözünü, Allah’ın dilemesine bağlayarak ‘inşaallah!’ de. Unuttuğun vakit Allah’ı an ve ‘Umulur ki Rabbim beni bundan daha yakın bir zamanda dosdoğru bir başarıya ulaştırır.’ de.” (el-Kehf, 18/24)
“Rabbinin kitabından sana vahiy olunanı oku. O‘nun sözlerini değiştirecek yoktur. O‘ndan başka bir sığınak da aslâ bulamazsın.” (el-Kehf, 18/27)
“Rabbinin âyetleri ile uyarılmışken, onlardan yüz çeviren ve işlediği günahları unutan kimseden daha zâlim kim olabilir? Biz böylelerinin kalbleri üzerine, Kur’ân’ı iyi anlamalarına mâni birtakım perdeler çektik; kulaklarına da ağırlık verdik. Sen onları doğru yola davet etsen de, bu halde onlar ebediyyen yola gelmezler.” (el-Kehf, 18/57)
“Onlar ki, Allah’la beraber başka bir ilâha ibâdet etmezler. Allah’ın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmezler; zina da yapmazlar. Her kim de bunları yaparsa, ağır cezaya çarpar.” (el-Furkan 25/68)
“O vakit siz (harb meydanından) boyuna uzaklaşıyor, bir kimseye dönüp bakmıyordunuz. Peygamber ise arkanızdan sizi çağırıyordu. Bunun üzerine (Allah) sizi keder üstüne kederle cezâlandırdı. (Allah’ın sizi affetmesi) ne elinizden gidene, ne de başınıza gelene esef etmemeniz içindir. Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.” (Âl-i İmrân, 3/153)
“Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize öyle bir eminlik, öyle bir uyku indirdi ki o, içinizden bir zümreyi (görevlerini hakkıyle ifâ etmelerinden dolayı iman ve vicdanlarının huzuru içindeki hâlis ve kâmil mü’minleri) örtüp bürüyordu. Bir zümre de canları sevdâsına düşmüştü. Allah’a karşı câhiliyyet zannı gibi hakka aykırı bir zan besliyorlar ve: ‘Bu işten bize ne?’ diyorlardı.(Bunlar münâfıklardı.) (Habîbim) de ki: ‘Bütün iş Allah’ındır.’(nusret, zafer, kaza ve kader.) Onlar sana açıklamayacaklarını içlerinde saklıyorlar, diyorlar ki: ‘Bize bu işten bir şey (bir pay) olsaydı burada öldürülmezdik.’ Şöyle de: ‘Siz evlerinizde olsaydınız bile üzerlerine öldürülmesi yazılmış (takdir edilmiş) olanlar yine muhakkak yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gidecekti. (Allah bunu) göğüslerinizin içindekini yoklamak, yüreklerinizdekini temizlemek için (yaptı). Allah sînelerdeki özü hakkıyle bilendir.” (Âl-i İmrân, 3/154)
No Comments