“Diriliş günü, Hakk’ın inkâr edildiği ve kabul edildiği bir gündür.”
MUHYİDDİN İBN ARABÎ’nin FÜTÛHÂT-I MEKKİYYE isimli ünlü eseri Prof.Dr. Ekrem Demirli tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiş ve Litera Yayıncılık’tan 18 cilt olarak yayınlanmıştır (2012).
Fütûhât-ı Mekkiyye’nin 18. cildinin birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Hiç kuşkusuz ki ikram, misafirin değil, hane sahibinin değerini gösterir. Sıradan insanlar ise ikramın hane sahibinin değil, misafirin değerine göre yapıldığını kabul eder.”
“Dünya hayatında imanla gerçekleşmiş olan, âhirette müşahedeyle ve görmekle meydana gelir.”
“İnsan-ı kâmil (Kâmil insan) imam ve ön demektir; onu sınırlayacak bir arka yoktur. Bu nedenle zıddı yok olmuştur. Nereye yönelirlerse, ‘Allah’ın vechi / yüzü oradadır.‘(dipnot 9: el-Bakara 2/115)”
“Allah’ın katında mücmel (öz) denilen bir şey yoktur; orada her şey mufassaldır (ayrıntı). Orada bütün (kül) de yoktur. Tevekkül tafsile göre gerçekleşir.”
‘ Onlara azap edersen onlar senin kulların! Bağışlarsan Sen Aziz ve Hakimsin‘ (el-Maide 5/118)
‘ Kim Hakk’a/hakka uyarsa, sabra bağlanmış demektir. Sabra uymak ise ancak hakikati bilen için mümkündür. Her şey, bilen veya bilmeyen teleftedir; sadece duran ve vakfe sahibi olan kurtulur. Başka bir ifadeyle kurtulan, duyup da konuşmayan ve çağrıldığı işe icabet edendir. Pişman olmayacak kişi odur.‘
“Himmetlerin dağılırsa seni ayakta tutan Hak senden yüz çevirir; güçlerin zayıflarsa sana yardım eder ve seni güçlendirir, sana karşı kendinden başka suç işleyenin olmadığını öğretir. Kendinden habersiz kalma! Güneşinden bir parıltı senin adına doğmuştur. Allah gündüzü senin geçim vaktin, amelleri de bir örtü ve süs kılmıştır. Bundan dolayı en güzel amellerle süslenmen ve onlarla ilgilenip dünya ile şeytanın süslerinden uzaklaşarak Kur’an’da ifade edilen Allah’ın süsüyle süslenmen gerekir.”
“Sesler Rahmân karşısında kesilir, ‘ Yeryüzü sarsıldığında ve dağlar atıldığında sadece fısıltı duyulur. ‘ Kur’an okunduğunda, kulak verin ve dinleyin, umulur ki merhamete mazhar olursunuz. ‘ (el-A’raf, 7/204)
“Vahiy kuşatıcıdır; hem nakıs olana ve hem kâmile iner!”
“Bedbaht, içinde bulunduğu gam ve üzüntü hali nedeniyle, anne karnındayken bedbahttır. Saîd (mutlu) ise kendisine tahsis edilmiş bilgi nedeniyle anne karnındayken de mutludur. Hapşırıp ‘el-hamdülillah’ diyen annesine ‘yerhamukellah (Allah sana merhamet etsin) anne karnındaki cenine şahit oldum. Annenin karnından bu sözü duyunca mutlulukla secdeye kapandım. (…) ‘Sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmiyorken çıkardı.‘ (en-Nahl 16/78) Zahirden batına geçecek bir göz olunca, hiçbir perde onun karşısında duramaz. (…) Oruç O’na ait iken namaz kuluyla arasında taksim edilmiştir. Hac ise Hakk’ın bilinen zikirleridir.
“Ölen kişinin kıyameti kopmuştur.” Kastedilen küçük kıyamettir.
No Comments