“Halkın nazarı bâtına (içe) vâki olmaz.”
MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN RÛMÎ ‘ nin FÎHİ MÂ FÎH isimli eserinden (Tercüme: Ahmed Avni Konuk, Hazırlayan: Dr. Selçuk Eraydın, İZ Yayıncılık, 8. Baskı; 2009) yapacağım bazı alıntılamalar (bunlardan ilki s.159’dan bir kısa cümle olarak alıntılama bu yazının başlığını teşkil etmekte) oluşturacak bu yazıyı.
“Hak sana pek yakındır. O senin her bir fikir ve tasavvurun ile berâberdir. Zîrâ o tasavvur ve endişeyi O icâd eyler ve sana mukârin (bitişik) kılar. Pek yakın olduğu için görmek mümkün değildir.”
“Allah ganîdir; siz ise fakirsiniz, muhtaçsınız.”
“Ta’ziye husûsunda halk toplanır. Bu ictimâ ölümü def’ etmek değildir. Garaz (kasıt) ancak musîbet sâhibini mütesellî kılmak ve hâtırından vahşeti def’ eylemektir. ” “Mü’minler tek nefs gibidir.” buyrulmuştur.
“Bir şeyi murâd etmek, onun levâzımından (gereken şeylerinden) olan şeyi murâd etmektir. Velâkin ona râzı değildir. Aksi halde nefsinden bu şeylerin ortadan kaldırılmasına cehd (gayret) eder idi.”
“Şükür, ni’met memesini emmektir.”
“Ni’metlere hamd etmek ile şükr eylemek arasındaki fark budur ki, onun cemâline ve şecâatine şükr ettim, denilmez. Hamd ise şükürden eâmdır (pek kapsamlı).
“Hâsıl-ı kelâm budur ki, din umûruna (işlerine) meşgûl ol! Tâ ki dünya senin arkandan koşsun. Ve bu oturmaktan murâd, din umûru (işleri) üzerinde oturmaktır.”
” Her kimin ki on gamı olup, bunlardan biri olan din gamını çeke, Hak Teâlâ dokuzunu onun gayretine hâcet kalmaksızın rast kılar. Nitekim enbiyâ (aleyhimü’s-selâm), nâm ve nân(ekmek) kaydında olmayıp, ancak Hak rızâsı talebi kaydında idiler.”
“Hak Teâlâ buyurur: (anlam olarak:) “O emâneti insan yüklendi, muhakkak o zalûm (çok zâlim olan) ve cehûldür (çok câhil).”
“Senin gönlünde iyiden ve kötüden her ne mevcut ise, Hak Teâlâ onu senin zâhirinde peydâ kılar.”
“Sözün fâidesi odur ki, seni taleb’e sevk eder; yoksa söz matlûbu (talep olunanı) hâsıl etmez.”
“Eğer insan kalıbıyla berâber bir lahza mezarın içinde otursa, dîvâne olmak havfı (korkusu) vardır.”
“Allah Teâlâ Âdem’i kendi sûreti, yani kendi sıfatı üzere yarattı.”
“Sâlih yârân (dostlar) ile oturmaktan daha kavî (sağlam) hiçbir mücâhede (savaşma) yoktur; ve onları müşâhede etmek nefsin ifnâsı (yok edilmesi) ve terkidir.”
“Mağfiret, muhabbet âlâmetidir.”
“Allah hikmeti kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verirse, muhakkak ki ona çok hayır verilmiştir.”
“Allah Teâlâ buyurur ki, ben bir kuluma muhabbet ettiğimde, onun sem’i (işitmesi) ve basarı (görmesi), lisânı (dili) ve yed’i (eli) olurum. Benimle işitir, benimle görür, benimle söyler, benimle tutar.”
“Mü’minin firâsetinden hazer ediniz (sakınınız); zîrâ o, Allah’ın nûru ile nazar eder.”
No Comments