“Hak Sübhânehû ve Teâlâ’ya ma’rifetin yolu esmâ ve sıfâtındandır.”

 

Abdülkerîm el-Cîlî‘nin müellifi olduğu, Abdülaziz Mecdi Tolun tarafından tercüme edilen ve Selçuk Eraydın, Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal ekibince Yayına Hazırlanan İNSÂN-I KÂMİL isimli eserin İZ Yayıncılık’tan 4. Baskısı 2015’de İstanbul’da çıkmıştır.

Bu eserden yapacağım bazı alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

“Allah Teâlâ’nın zâtında müsemmâsı (adlanması) vücûd-ı mahzdır (sırf varlıktır).”

“Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretleri bu Allah ismini insan için mir’ât (ayna) yaptı. İnsan vechi (yüzü) ile o aynaya bakarsa “Allah var, O’nunla beraber hiçbir şey yok” sözünün hakikatini bilir ve sem’inin (işitmesinin) sem’ullâh olduğu; basarının basarullah olduğu; kelâmının kelâmullah olduğu; hayâtının hayâtullah olduğu; ilminin ilmullah olduğu; irâdesinin irâdetullah olduğu; kudretinin kudretullah olduğu kendisi için münkeşif (açılmış) olur; ve bu inkişâf asâlet yolu iledir. (…) Yine Kur’ân’da “Hak’dan başkasına taparsanız, onlar sanemlerdir (putlar) ve ifk (iftirâ) yaratmış olursunuz” buyurmuştur. Burada söz konusu olan, Allah’ın yarattığı şeydir. Onlara nisbet olunan halk (yaratma), âriyet (ödünç, eğreti) ve mecâz yoluyla; Cenâb-ı Hak için, mâlikiyet yoluyladır.

Bu isim aynasına bir kimsenin yüzü bakarsa, bu ilmi zevk olarak kazanır ve onun katında ilimler, tevhidden sâbit olan ‘vâhidiyet’ ilmidir. Ve bu makâm kimin için hâsıl olursa, Allah’a dua eden kimseye mûcib (gereken) olur. O kimse İsmullahın mazharı (zuhur yeri) olmuş olur. Bu mertebeden terakki eder ve adem (yokluk) küdûretinden (bulanıklıklarından), vücûd-ı vâcibe (zorunlu varlık) ilim şekliyle tasaffî (durulma) ve terakkî eder. Ve Cenâb-ı Hak o kimseyi hudûs habâsetinden, kıdemin zuhuruyla temizlerse, o kimse Allah isminin aynası olur. Bu sûretle ismullah ile berâber mütekâbil (karşılıklı) iki ayna gibi olur. Bu iki aynadan birisinde olan, öbüründe de bulunur. Bu mertebeye ulaşan kimseye duâ edene Cenâb-ı Hak icâb eden olur. Allah o zâtın gazabı ile gazablanır, rızasıyla râzı olur. (…)

Şurası da bilinmelidir ki, bu Allah ismi, kemâlâtın hepsinin heyûlâsıdır. Bu ismin feleği altında, var olmayan hiçbir kemâl yoktur. Onun içindir ki kelâmullahın sonu yoktur. Çünkü Cenâb-ı Hak, Zâtından ne kadar kemâl ızhâr ederse, gaybda ondan daha büyük kemâlât vardır. Nihayet-i kemâl-i ilâhîye erişmek için yol yoktur. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked