“Ya kural koyanlardan birisiniz veya kurala uyanlardan.”
İsmet Özel‘in istiklal Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde çıkan MİLLETLERİN MİLLETLERE ETTİĞİ başlıklı ve 22 Mayıs 2024 tarihli yazısının (istiklalmarsidernegi.org.tr/ IsmetOzel? Id=2 …) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Hiçbir çağ başka bir çağın kopyası olmadığı halde hem içinde bulunduğumuz çağdan hep şikayet ettik ve hem de bir zaman önce daha iyi yaşanıldığına inanmak hoşumuza gitti. İnsanlığımızın garipsenecek bir tarafı bu. (…) Uzay çalışmaları aklımızı allak bullak etti. (…) Mikro-biyologideki buluşlar gündelik hayatımızı an be an delik deşik ediyor. Siz üniversiteye giriş sınavını yapay zekâya tevdi etseniz bile yapılan her şeyin insan elinden geçmesine engel olamayacaksınız. Şeytan uyumuyor.
Eski dünya denilince Asya kıtasını, Avrupa’yı ve Kuzey Afrika’yı anıyoruz. Yeni Dünya ibaresi akla hemen Amerika’yı getiriyor. Oysa Avrupalıların bilgisine yabancı Okyanusya ve Yeni Zelanda gibi bölgeler ve Afrika’nın Avrupalı’ya yüz yıllar boyunca av sahası teşkil etmiş bulunan alanları da Yeni Dünya’ya dâhil. Yeni Dünya’nın bitki ve hayvan bakımından hem hayret, hem de hayranlık uyandırdığı dönemleri geride bıraktık. Bütün dünyanın büyük bir köy olduğuna inananların sayısı hayli kabarık. Oysa durum hiç sanıldığı gibi değil. II. Cihan Harbi sonrasında beyaz ırk kendi yurdu bildiği yerlerde kan dökülmemesi kararı aldı. Avrupa ve Avrupa’dan ayırt edilmeyen yerler savaş ateşinden uzak tutuldu. Kore’de, Vietnam’da, Arap ülkelerinde, Pakistan’da açıktan açığa kan döküldü. Asya’dan, Afrika’dan, Latin Amerika’dan milyonlarca insan yarım asırdır ‘güvenli bölge‘ye kapağı atmak için canını dişine takmış haldedir. İnsanlar arası münasebetlerin hangi aşamaya vardığından ben bihaberim.
Ya denetleyenler veya denetlenenler arasında yer almak … İşte bu insanı var olan şeylerin bir türü sayanların gözünde o türün karakteristik hususiyetidir. (…) Ya kural koyuculardan birisiniz veya kurala uyanlardan. Müslüman olmakla kendimize şemanın dışında bir yer seçmiş oluruz. (…) Müslüman olmak için şahitler önünde kelime-i şahadet getirmeniz yeterlidir. (…) Oysa bu iki dinin ikisi de Kur’an-ı Kerîm’in inzâliyle butlana uğramışlardır. Birinci bölümün karşımıza anlamsızlık çıkarmaması için ikinci bölüme kıskançlıkla sahip çıkmaktan başka çaremiz yok. (…) Ulaştığımız sarahat ve karar bizi yaratıkların en şereflisi olduğumuz hükmüne götürür. (…)
İnsanı bir hayvan türü saymak zihin gerilemesidir. Bu gerileme kitap okuyanlar zümresinde öyle yaygınlaştı ki, yeryüzünde Darwin’in yaptığına benzer bir şeyi yapmağa hevesli insanlar hızla türedi. (…)”
Yahudiler gibi Yahudiliğimizi annemizin Yahudi oluşuna bağlamayız.
Müslüman olmak için şahitler önünde kelime-i şahadet getirmemiz yeterlidir.
Böylece neyin helâl, neyin haram olduğunu sağlam bir şekilde kavradığımız gibi dünya hayâtında seçtiğimiz yolun sırat-ımüstakim olduğu sarahatine ulaşırız.
Ulaştığımız sarahat ve karar bizi yaratıkların en şereflisi olduğumuz hükmüne götürür. Böylece bir türe mensup olma illetinden sıyrılır ‘karar‘ etmiş bireylerden biri haline geliriz.
Hiçbir çağ başka bir çağın kopyası olmadığı halde hem içinde bulunduğumuz çağdan hep şikayet ettik ve hem de bir zaman önce daha iyi yaşanıldığına inanmak hoşumuza gitti. Ben de ‘Neyi kaybettiğini hatırla!‘ uyarısında bulunan metinler kaleme aldım.”
No Comments