“Rahmeti Çağırmak İçin Yetmiş Bin Taş Okundu”

 

Prof. Dr. İsmail Kara’nın bu başlık altındaki yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Yıl 1965. 11 Haziran Cuma. Rize-Erzurum yolu üzerinde, sahilden 40 km içerde bir köy Güneyce köyü. İki eski adı var buranın; Varda ve Hacışeyh köyü… O sene bölgenin tarihinde çok nadir rastlanan bir kuraklık ortalığı kasıp kavuruyor. Yağmurları ve dereleriyle, bunların beslediği ot, çiçek ve ormanlarıyla şöhret bulmuş yemyeşil bir vadi suya hasret kalmış… Mısır ekili arazilerin toprakları kurumuş, gri ile beyaz arası bir renk almış… Dizboyuna henüz varmamış mısır fidelerinin yaprakları gündüzleri sanki özel olarak kıvrılmış gibi lüle (mahallî tabirle düdük) haline geliyor, güneş batmaya yüz tuttuktan sonra ise normale avdet ediyor…

Ben 10 yaşında ve ilkokul son sınıftayım. Haziran’da bitirme imtihanlarını verip mezun olacak (bizim zamanımızda ilkokul, ortaokul ve lise son sınıflarda Haziran ayı boyu süren bitirme imtihanları hâlâ vardı) ve iki ağabeyimin izini sürmek üzere Kutuz Hoca’nın dizinin dibinde hafızlık yapmağa başlayacağım. Bir iki akşamdır mahalle camisinde telaffuz edilmeğe başlanan yağmur duası, cemaatin ileri gelenlerinin konuşmalarına dikkat kesilen biz çocuklar için tam anlamadığımız bir şey olmakla beraber üzerinde hayal kurulabilecek bir hâdise. Sıcak yaz aylarında evlerin önünde, yol kenarlarında oturan yaşlı kadınların dillerinden dökülen sözler de duyuyoruz: “Dört pâre köy toplansa bakalım, içlerinde duası makbûl biri vardır herhalde, Dilsiz hayvanlar aç ve susuz kalacak, onların yüzü suyu hürmetine belki rahmet yağar”, “Ne günah işledik de bu musibet başımıza geldi ! “, Hocalar geç kaldı…

Öğle civarı Büyük Cami’nin oturma yerine (mahallî tabirle dersane) girdiğim zaman Kutuz Hoca’nın küçük kâğıtlara Arap harfleriyle iki-üç satırlık birşeyler yazdığını görünce yakınına sokuldum. Üstte besmele, altta “Ve hüve …” diye başlayan bir yazı. Önceki iki senenin yaz aylarında Kur’an Kursu’na gittiğim için okumayı iyice sökmüş, namaz sûreleri, “Âmene’r-resûlü …”, “Hüvallâhüllezî …”, Yâsin, Tebareke gibi bazı ezberler de yapmıştım. Yazıp bitirdiği kâğıtlardan birini bana uzattı.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked