“ÖZÜN GEÇMİŞİ VAR MIDIR? (I)
Eğer bir kimse hâl tercümesini bizzat kendisi yazmışsa bu yazılana Avrupa dillerinde ‘otobiyografi’ deniyor. Öz Türkçecilik cereyanı kelimeye ‘özgeçmiş’ karşılığı getirmiş. Doğru mu yapmış? Hayır, insanın bir özü olduğu yanılgısına kapıldığı için yanlış yapmış. Bütün diğer yaratılmışların bir özü olduğu halde insanın niçin bir özü yok? Bu suâlin cevabında bir hikâye yatıyor. (Masal demek bana daha mı çok yaraşırdı?) Bir insan hikâyesini kendi imal edebilir mi? Giderek uydurabilir mi? Evet. İkisini de birlikte yapabilir; yani hikâyesinin bir kısmını ödünç alıp diğer kısmını imal edebilir mi? Bu sualin de cevabı evet. Kısacası insan varlığı insan ömrü içinde üretilmiş, imal edilmiş bir şeydir. İnsan elinden çıkma oluşu insan varlığını her bakımdan değişime müsait duruma getirmiştir.
Kulağımıza çarpan sesin kalbimizde uyandırdığının önüne geçmesine fırsat vermemeliyiz. Andre Gide’in dediği gibi ahlâk estetiğin bir şubesidir. Aslâ tersi değil.
Allah Resûlullah Muhammed ile ahlâkı tamamladı. Tamamlanmış ahlâk bize önce medeniyet denilen canavarı üstün bir yaşama biçimi olarak görenlerin küçük görülmesi gereken zavallılar olduğunu öğretti. Onlar aynı zamanda kendilerine hayırlı bir iş teklif edilince şimdi sırası değil diyenlerdir. Çalışmalar Hz. Osman’ın hilâfeti döneminde sonuç verdi. Böylece Allahlı ve Kitaplı insanlar olarak günümüze kadar devam ettirdi.
Kur’ân-ı Kerîm’in İslâm’ın tecrit safhasında kavranılmasına faydası nedir? Her şeyden önce Allah kelâmının beşer heveslerine cevap vermediğine dikkat etmemiz gerekiyor. Meselâ tertipte nüzul sebebi ve sırası gözetilmemiştir. Âyetlerin Mekkî mi, Medenî mi olduğu hususu öne çıkarılmamıştır. Yani Kur’an denince ilk aklımıza gelen şeyin ahlâkın tamamlanması olduğu esas alınmıştır. Âyet sayısı çok olan sûreler gittikçe sayısı azalan âyetlerle devam eder. Dolayısıyla Kur’an dinlerken bize yol gösteren tavrın dinlediğimiz şeyin Allah kelâmı olup olmadığından başka bir şey olması mümkün değildir. Âyetlerin muhtevâsının miras meselesi veya insanın ilahi kudret karşısındaki hali olması kulağımıza çarpan sesin kalbimizde uyandırdığının önüne geçmesine fırsat vermemeliyiz. Andre Gide’in dediği gibi ahlâk estetiğin bir şubesidir. Aslâ tersi değil.
Allah Resûlullah Muhammed ile ahlâkı tamamladı. Tamamlanmış ahlâk bize önce medeniyet denilen canavarı üstün bir yaşama biçimi olarak görenlerin küçük görülmesi gereken zavallılar olduğunu öğretti. Onlar aynı zamanda kendilerine hayırlı bir iş teklif edilince şimdi sırası değil diyenlerdir.
Kısacası insan varlığı insan ömrü içinde üretilmiş, imal edilmiş bir şeydir. İnsan elinden çıkma oluşu insan varlığını her bakımdan değişime müsait duruma getirmiştir. (İSMET ÖZEL’in 18 Safer 1444 (14 Eylül 2022) tarihli yazısından alıntılar )
No Comments