Bu günkü gazete yazılarından seçtiğim bölümler…

 

“(…) Halk hikayelerinin maruz kaldığı (naklettiğimiz ve şimdilik zikredemediğimiz) bunca baskıdan, yasaklamadan, sansürden, değiştirmeden sonra, asıllarına uygun olarak halka yeniden sunulmaları da bir iade-i itibardan başka neyle ifade edilebilir ki…

Eflatun Cem Güney’in adı ve çabası işte burada önem kazanıyor. Ancak onun bireysel gayretleri Aşık Garip, Tahir ile Zühre ve Kerem ile Aslı hikayelerini yayımlamasından ibaret kalıyor.
N. Ahmet Özalp ise 1937’den 2016’ya, yetmiş küsur yıl sonra, aşk temalı halk hikayelerini halka yeniden sunuyor. (…)” (Ömer Lekesiz)
(alıntılanan bölümün ait olduğu yazıyı okamak için tıklayın)

“(…) Ben Türkiye’ye Fildişi Sahili’nden geldim ve günlerdir buradayım. Çok iyi vakit geçiriyorum, iyi insanlarla tanıştım ve Amerikan basınında sözü edilen teröristleri etrafta görmedim. Türkiye’ye gelmeye karar verirken de hiç korkmadım çünkü Amerikan medyası kendi başına bir terörist yapı zaten, onların haberlerini dinlediğinizde, gerçek olarak kabul etseniz ne bir şey yersiniz, ne içersiniz, korkudan evinizden çıkamazsınız. ‘Tanrı Amerika’yı korusun’ gerçekten.’
Söyleşide beni en çok ilgilendiren kısım, Mutabaruka’nın Amerikan medyasından ‘kendi başına bir terörist yapı zaten’ cümlesiyle bahsetmesi oldu.
Batı medyasında Türkiye aleyhine çıkan her haberden bir çeşit zevk alan, en asgarisinden ‘dünyaya rezil olduk şekerim’ cümlesini kurmayı marifet bilen bir takım zevatın bu tanımdan alması gereken dersler var. Alırlar mı peki? Elbette almazlar.
(…) Günümüz medyası, emperyalizmin istihkam bölüğüdür, daha fazlası değil.
Söz konusu Türkiye olduğunda batı medyasının nasıl da iştahla, nasıl da şehvetle ‘Türkiye çok kötü bir ülke’ cümlesine destek verdiğini görüyoruz bir süredir. İçimizdeki Amerikalılar, Almanlar, Fransızlar da ellerini ovuşturuyorlar bu haberlere. Oysa burada net bir bakış geliştirmemiz gerekiyor. O da şudur: ‘Batı medyası Türkiye’yi bunca kötülüyorsa mutlaka bir planı istihkam ediyor, bir kurguyu berkitiyordur.’
Zannediyor musunuz ki bu plan ya da bu kurgu başarıya ulaştığında o eşsiz merhameti ve doyumsuz vicdanı ile batı dünyası Türkiye’de insanları ‘bu bizi destekliyor, bu bizi desteklemiyor’ diye ayıracak?
(…)
Hiçbir şeyde anlaşamıyoruz biliyorum. Gündelik politikayı temel bir ayrımcılığa dönüştürdüğümüz tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Ancak hiç olmazsa aşağılık batı medyasının, alçak ABD basınının ülkemize ne yapmak istediği konusunda uzlaşabilsek… Coğrafyamızda tek başına ayakta kalabilen neredeyse son ülke olan Türkiye’nin bu vartayı atlatması biraz da böylesi bir uzlaşmaya ihtiyaç duyuyor. (…)” (İsmail Kılıçarslan)
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak içinn tıklayın)

“(…) İnsan olma yolculuğunda, kendi hakikatimizin nuruyla buluşmayı kitap bilgisiyle yetinmekle gerçekleştirebilseydik; her âlim sayısı kadar arif, veli, kamil insan yetişmiş olurdu. Her fırsatta söylediğimi bir de bu bağlamda tekrar edeyim: Kitap okuyamayan insan okusun. Ola ki insan-ı hakiki’dir. Diriltir. Celali ve cemali bir’leyene dek bize yaşatır, ispat ettirir tevhid hakikatini. (…)” (Leyla İpekçi)
(alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked