“Oryantalizm ve örtülü 27 Mayıs ruhu” başlıklı yazıdan…
Liberal ve demokrat yazar Ali Bayramoğlu’nun söz konusu yazısından bazı alıntılar:
“(…) Bu girişimi önce Erdoğan’ın tertip ettiğini söyleyen, öyle olmadığını anlayınca, darbeye karşı alınan tedbirlere kaş kaldıran, olağanüstü hal ve tedbirleri otoriter bir sistemin inşa araçları olarak gören bu bakış hala Batı’da egemenliğini sürdürüyor. ABD’li general, İsveçli bakan gibilere her gün bir yenisi ekleniyor. Yetmiyor, New York Times, CNN gibi yayın kuruluşları hala Gülen’e söz verebiliyor, hatta arkasında durulabiliyor.
Herhangi bir Avrupa devletinde ya da çeperindeki bir ülkede, bir dönemler Macaristan, Çekoslovakya, Polonya ve Rusya’da kısmen olduğu gibi, on binlerce insan askeri darbeyi engellemek için sokaklara inse, askeri uçakların kalkmasını, tankların ilerlemesini engellese, yüzlercesi kurşunlara hedef olsa ve askeri darbeyi engellese, tarihin en şanlı demokrasi sayfası onlar için açılmış ve yazılmış olurdu.
(…)
Batı öyküsü açısından bu durumu anlatacak en iyi kavram “oryantalizm”dir, “oryantalist bakış”tır. Bu bakış, bugün olup biten karşısında, “Türkiye’nin demokrasiyi hak etmediği, darbenin olup olmasının böyle bir ülke için önem taşımadığı, mevcut rejim ile darbe arasında bir fark olmadığı” iması üzerine oturmaktadır.
Türkiye’de benzer pozisyon alıp Batı basınına referans olan, darbe girişimi hiç olmamışçasına, bu girişimin arkasındaki devasa sorun (Gülen tehlikesi) hiç yokmuşçasına davranan, darbeden çok, darbenin girişiminin başarısız olmasından ve bunun a priori sonuçlarından endişe eden, “darbenin başarısızlığı Türkiye’de Putinleşmenin önünü açmıştır” diyenler için, aklıma gelen ilk tabir “örtülü 27 Mayıs ruh hali”dir.
Orada ya da burada, “darbe girişimi neden oldu, bu girişimin ifade ettiği demokrasi riski neydi” sorularının açık yanıtlarını hala bulamayanlar, AK Parti iktidarının ürettiği sorunlar dışında başka sorun olmadığını varsayanlar ve göremeyenler için yapılacak bir şey yok.
(…)
Türkiye, bugün yeni bir otoriterleşme dalgasıyla karşı karşıya değil. Karşı karşıya olunan cumhuriyet tarihinin, adliye, milli eğitim ve ordu başta olmak üzere tüm kurumlarının örselenmesi, teşkilat dokusunun bozulmasına yol açan en büyük devlet krizidir. Krizin arka planında ise, darbe girişiminin işaret ettiği derinlikten hareketle oluşan bir endişe ve güvensizlik ruh hali bulunmaktadır.
Yaşanan baskın ve durum karşısında alınan olağanüstü tedbirler kaçınılmazdır.
(…)
Bu konularda durmaksızın eleştiri ve uyarı yapıyoruz ve yapılmalıdır, şüphesiz.
Endişeler de son derece anlaşılabilir ve önemlidir.
Ancak bu sorunlar ve aşırılıklar, bilinçli ve sistematik bir baskı politikasını ifade etmezler. Olağanüstü halin siyasi iktidar tarafından muhalefeti susturmak için kullanıldığı iddiası ise hiçbir şekilde ahlaklı ve hakkaniyetli değildir.
Gören görür.
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)
No Comments