Duyan, herkesi işiten…
Prof. Dr. Ekrem Demirli’nin Esmâ-i Hüsnâ / Allah’ı İsimleriyle Tanımak adlı kitabının (fikriyat) es-Semi` başlıklı yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.
(…) Bu ilâhî isimler hakkındaki şuur sayesinde ahiret hayatı daha önce değindiğimiz üzere yeryüzüne taşınmış, dünya ile ahiret arasındaki aşılmaz mesafe ortadan kaldırılmış, zaman ve mekân bu isimlerle “dürülmüş” ve bu sayede ölümle irtibatlı bir hayat anlayışı ortaya konulmuştur. (…)
(…) es-Semi`, işitilenleri, gizli ve açık olarak idrak eden demektir. (Dipnot: Ebû Hâmid el-Gazzâlî, Maksâdü’l-esnâ fi şerhi meânî esmâillâhi’l-hüsnâ, s.84.) Bu itibarla es-Semi` ismine verilecek anlam da öteki isimlerdeki gibi mutlak ve sınırsız olmalıdır. Bu yönüyle isim, her şeyi tam olarak duyan anlamına gelir. Allah’ın varlıkta bir şey duymaması ve bilmemesi muhaldir. Üstelik O’nun herhangi bir şeyi işitmesi, başka şeyleri işitmesine engel de değildir. Bu durum Allah’ın tikellerle ilişkisinden kaynaklanır. Daha önce dinî düşünce ile felsefî düşünce arasındaki temel ayrımın burada ortaya çıktığını, dinî düşüncenin ana meselesinin tikel varlıkla -ki en özel anlamıyla insandır- Allah’ın kullarını duyması onları bilmesinin neticesidir. Başka bir ifadeyle Allah kullarını her hallerinde bildiği için aynı zamanda onları duyar. (…)”
No Comments